
Kadından:
Ebeveyn olarak, anneliğini hayatının içine yerleştirmesi değil, hayatını anneliğin içine yerleştirmesi bekleniyor. Yoksa kötü anne olarak etiketlenme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Erkeklerden çok daha fazla.
Eş olarak eşinin duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını duyması, görmesi, gözetmesi, desteklemesi, gerekiyorsa kendi duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını görmezden gelmesi bekleniyor. Yoksa kötü eş olarak etiketlenme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Erkeklerden çok daha fazla.
Kadın olarak her zaman bakımlı, çekici, güzel, fit, ışıltı saçan ve pozitif enerjili olması bekleniyor. Bunları sağlamadığında paçoz, beğenilmeye değmez, kabul edilemez olarak etiketlenme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Erkeklerden çok daha fazla.
Çalışma hayatında yeteneklerini ortaya koyan ve tuttuğunu koparan olursa hırslı, erkek gibi, yırtıcı, olarak etiketlenme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Erkeklerden çok daha fazla.
Gülüşüyle, edasıyla, giyimiyle içinden geldiği gibi otantik olduğunda, hafif, rahat, hoppa olarak etiketlenme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Erkeklerden çok daha fazla.
Bu liste uzayıp gider ve bize gösterir ki kadınların cinsiyetlerinden dolayı yaşadıkları bir ayrımcılık ve eşitsizlik var.
Ayrımcılık ve eşitsizliğin olduğu yerde ruhsal zorlanma vardır.
Ruhsal zorlanmanın sürekli olduğu yerde ruhsal iyilik bozulur, ruhsal bozukluklar daha kolay ve sık ortaya çıkar.
Anksiyete, depresyon, psikosomatik bozukluklar gibi psikiyatrik sorunların kadınlarda erkeklere kıyasla yaklaşık iki kat fazla görülmesi, belki tümüyle bu nedene bağlanamaz ama kadınların uğradığı ayrımcılık ve eşitsizlikten bağımsız da düşünülemez. Ayrımcılık ve eşitsizlik değiştirilebilir ve değiştirilmesi gereken bir durumdur.
Kadın ruh sağlığı, ancak kadının cinsiyetini doğal ve özgün şeklide ortaya koyduğu için etiketleme, ayrımcılık ve şiddete maruz kalmasının değiştiği bir dünyada mümkündür.