Doç. Dr. M. Sıla Yazar

  • Psiko-deyim
  • Sıla Yazar Instagram
  • Anasayfa
  • Hakkımda
    • Özgeçmiş
    • Bilimsel Etkinlikler
    • Kliniğimiz
  • Psikiyatride Kullanılan Tedavi Yöntemleri
  • Psikiyatrik Bozukluklar
  • Blog
    • Psikiyatristin Terapi Notları
    • Psikiyatrist Gözünden
    • Psiko-deyim
  • Bize ulaşın
  • Anasayfa
  • Sıla Yazar Instagram

Sıla Yazar Instagram

Sıla Yazar Instagram

drsilayazar

Psikiyatrist Psikoterapist Akademisyen
▪️EABCT sertifikasyonlu psikoterapist
▪️Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi

WHO (Dünya Sağlık Örgütü) her yıl 727.000’den fazla hayatın intihar nedeniyle kaybedildiğini rapor ediyor ve devam ediyor.

Her rakamın ardında yarım kalmış bir hayat hikâyesi var.

2030’a kadar ölümlerde %33 azalma hedeflenmişti, ancak ilerleme sadece %12.

Bu bir krizdir. Aciliyetle, şefkatle ve yatırımla #İntiharıÖnleme için harekete geçmeliyiz.

* @who https://www.instagram.com/p/DOQNkKkjhih/

#EylülİntiharıÖnlemeAyı #intihar #PsikolojikDestek #RuhSağlığı #Psikiyatrist #Psikolog #Doç.Dr.M.SılaYazar
Son yıllarda ülkemizden eğitim görmek için yu Son yıllarda ülkemizden eğitim görmek için yurt dışına giden öğrencilerin sayısında önceki yıllara göre belirgin bir artış var. Bu bir çeşit “zorunlu göç” aslında. Kendi ülkelerinde hem eğitim hem yaşam kalitesi açısından her yönüyle artan adaletsizlik ortamı içinde hak ettiklerini elde etme umudunu kaybeden ve kalırsa kendini gerçekleştirmesinin önünde çeşitli nedenlerle açık engeller olacağını öngören ve imkânı olan gençler, eğitim ve çoğu zaman yaşamlarına yurt dışında devam etmeyi seçiyor, seçmek zorunda kalıyor.
Bu duruma toplumsal açıdan baktığımızda, gençleri bir çeşit zorunlu göçe yönelten sosyal ve politik nedenler kanayan bir yara ve apayrı bir inceleme gerektirir. Ülkemiz ve geleceğimiz için hayati önem taşıyan bir konu, ayrıca ele alınmalı.
Bireysel açıdan baktığımızda ise, yurt dışında eğitim görmeye giden öğrencilerin, yurt dışında yaşamaya uyum sağlaması gencin, akademik başarısı, ruhsal iyiliği ve sağlığı, yaşam kalitesi açısından hayati bir konu.
Bu nedenle, eğitim için yurt dışına uğurladığımız gençlerimize psikolojik açıdan rehberlik etmek, uyum sürecinde hangi noktalarda zorlanma yaşayabilecekleri ve bu durumda nasıl baş edecekleri konusunda yol göstermek, yeni yaşamlarına sağlıklı ve üretken bir geçiş yapmaları için gereken bir ihtiyaç. Gerek kızımla yaşadığım birincil deneyim, gerekse yurt dışında eğitim gören öğrenci danışanlarıma psikolojik destek için yaptığımız psikolojik çalışmalar, bana bu konuda profesyonel bir destek ve rehberlik içeriği oluşturmakta büyük katkı sağladı.
Yurt dışına eğitime giden hem öğrenciler, hem de aileleri yaşamlarında kilometre taşı olan bir geçiş dönemi yaşıyorlar. Çünkü öğrencilerimiz için bugüne kadar bildikleri hayat biçimi, velilerimiz için de çok uzun zamandır hayatlarının merkezlerinde duran, evlatlarıyla kurgulanmış bir hayat biçimi değişiyor.

*Yazının tamamına https://silayazarpsikiyatripsikoterapi.com/yurt-disina-egitim-icin-giden-ogrencilere-yeni-yasamlarina-uyum-surecinde-rehberlik/ linkinden ulaşabilirsiniz.

#yurtdışınagidenöğrenciler #rehberlik #yurtdışındakariyer #akademikbaşarı #kültürşoku #aidiyetduygusu #yalnızlık #psikolojikvesosyaluyum #psikiyatrist #psikoterapist #Doç.Dr.M.SılaYazar
Dilimizde fedakarlığın en yaygın kullanılan i Dilimizde fedakarlığın en yaygın kullanılan ifadelerinden biri olan “saçını süpürge etmek” deyimi, sadece bu amaçla kullanılmasa da, en sıklıkla anne sevgisini ve özverisini anlatmak için kullanılır.
Annelik anne-çocuk ilişkisindeki psikolojik anlamı açısından incelersek, bu ifade ilk bakışta, annenin çocuğu için her türlü zorluğa katlanmasını yücelten bir sevgiyi ifade eder gibi görünse de, gerçek yaşamda bu romantik çağrışımın çok ötesinde patolojik anlamlar taşıyabilir.

Patolojik Ebeveyn Tutumu Olarak “Saçını Süpürge Etmek”

Anne açısından incelediğimizde, “Saçını süpürge eden” annelik tarzı, annenin kendini gerçekleştiremediği veya gerçekleştirmekten kaçındığı bir durumu ifade ediyor olabilir. Bu durumda, kadın için çeşitli nedenlerle iş, sosyal hayat, romantik hayatta üretken ve doyumlu bir şekilde kendini gerçekleştirmek mümkün olmamış, bu ihtiyaç tamamen “annelik” alanına ipotek edilmiştir. Kendini sadece aile içi rollerini, özellikle de “anneliği” gerçekleştirirken değerli hissetmek, kadını saçını süpürge ettikçe kendinin değerli, hayatının yaşanmış / gerçekleşmiş olacağına inandığı bir sarmalda tutar.

* Yazının tamamı için Psiko-deyim blog linkini bio'da bulabilirsiniz.

#SaçınıSüpürgeEtmek #AnneÇocukİlişkisi #EbeveynTutumu #Ruhsalİyilik #Psikiyatri #Psikoterapi #Psikiyatrist #Doç.Dr.M.SılaYazar
Bugün Dünya Barış Günü. 
Bu çok anlamlı günde  kızımın Münih Teknik Üniversitesi 'nden dönem arkadaşı Khalid'in bir eserini paylasmak istedim. 
Khalid Filistinli. Bu eseri okulun bir projesinde yer almak üzere yapmış.
Eseri bir zemine yerleştirilmiş boş mermi kovanlarından oluşuyor. 
Her bir mermi kovanına Gazze'de öldürülen bir çocuğun adını ve doğum ve ölüm tarihini yazmış. Herhangi bir kovanı çekiyorsunuz ve Gazze'de katledilen bir çocuğun adıyla karşılaşıyorsunuz. 
Ben 9 yaşında öldürülen Faryal Mohammed'in anısıyla karşılaştım...
Yüreğine sağlık Khalid. İnsanlarının acısını anlatan bu eserle mücadelede yer aldığın için. 
Mezuniyet törenine de halkını temsil eden bir sembolle, Filistin puşisi ile katıldı.
Diliyorum ki ülkesindeki işgal ve katliam biter. 
Filistin'e adil bir barış gelir. 
Khalid bu acıyı anlatan eserler yerine, çok  donanımlı bir mimar olarak ülkesinin acılarını sarıp yeniden hayatını inşa eden eserler yaratır.
Barışın umudu ve hayali olmasa nasıl dayanılır, nasıl dayanırız. 
☮️🙏🏻✌️
Dünyanın her yerinde kibir, açgözlülük, despotluk, kin,  öfke ve daha nice yıkıcı duygusunun esiri olmuş insanların yarattığı zulüm ve adaletsizlik  acı girdaplarıyla insanların hayatlarını yutuyor. 
Bu girdaba rağmen  barışa ve adalete inanan,  barış ve adalet  için mücadele etmekten ve dayanışmadan vazgeçmeyen insanların yarattığı umut  sayesinde ruhsal iyiliğimizi koruyabiliyoruz. 
Dünya Barış Günü'nde ülkemizde ve dünyada barışın, adaletin hakim olduğu bir ortamda ruhsal refahın arttığı bir hayat dilerim🙏🏻
Ne güzel söylemiş bilge komutan: "Yurtta barış, dünyada barış"
Anneleri Suçlamanın Psikolojik Tarihi Psikoloji Anneleri Suçlamanın Psikolojik Tarihi

Psikoloji kuramlarının çoğunun, çocuğun ruhsal gelişiminde diğer bütün faktörleri göz ardı ederek, annenin ruhsal yapısı ve annelik tutumları üzerinden  basit bir neden-sonuç ilişkisi içinde anneyi günah keçisi ilan eden hakkaniyetsiz bir yaklaşımı mı var? 

Psikoloji kuramlarının anne çocuk ilişkisini, annenin çocuğun ruhsal gelişimindeki rolünü, kadının insani deneyimini de hesaba katan, daha gerçekçi, daha adil ve geniş bir açıdan bakarak güncellenmesine ihtiyaç olabilir mi? 
Bu zihin açıcı sorular, benim de aklımda sık sık dönüp dolaşırken; bir evlilik ve aile terapisti olan Rachel Haack’ın tümüyle değilse bile bir çok açıdan hemfikir olduğum şu ezber bozan sorusuyla karşılaştım: Neden psikoloji her şey için anneleri suçlar?

Şu ifadelerle devam ediyor Haack sosyal medya paylaşımında; "Anneleri suçlama olgusu, psikolojide uzun ve sorunlu bir geçmişe sahip ve bu durum TikTok ile başlamadı. Yüzyıllar boyunca anneler, çocuklarının karakteri, ahlakı ve ruh sağlığından sorumlu tutuldu.”
Her ne kadar bu yaklaşım ve saptamaların, anne-çocuk ilişkisinin insanın ruhsal gelişimindeki belirleyici rolünü tamamen ihmal eden bakış açısıyla bazı eksiklikleri olsa da, psikolojide “anneliğe”  yaklaşımda ezberbozan tespitleri ile de dikkat değer.
Çünkü bir çok psikoloji kuramında, çocuğun  ruhsal gelişiminde annenin ve anne tutumlarının oynadığı rol, cinsiyet ayrımcılığının az ya da çok belirleyici olduğu karmaşık aile yapıları ve toplumsal sistemler içinde var olmaya ve “annelik etmeye “ çalışan kadının insani deneyimini tamamen göz ardı ederek oluşturulmuş. 

Kadının annelik ederken, kendi ruhsal bütünlüğünü koruma ve kendini gerçekleştirme gibi temel insani ihtiyaçları açısından ne durumda olduğu dikkate alınmıyor. İçinde olduğu aile sistemi ve toplum yapılarından nasıl etkilendiği neredeyse hiç hesaba katılmıyor bu kuramlarda...

* Yazının tamamı için link bio'da

* @rachelhaack https://www.instagram.com/p/DNQ85QgB8rH/

#AnneleriSuçlamanınPsikolojikTarihi #AnneÇocukİlişkisi #AtaerkilBakışAçısı #PsikanalitikKuramı #Psikanaliz #Psikoterapi #Psikiyatri #RachelHaack #Psikiyatrist #Doç.Dr.M.SılaYazar
Instagram gönderisi 18102635437587802 Instagram gönderisi 18102635437587802
Gündelik hayatta “elini eteğini çekmek” dey Gündelik hayatta “elini eteğini çekmek” deyimini kullanırız ve kimi zaman bu durumu yaşarız. Bu ifade, genellikle bizim için zorlayıcı olan bir durumdan tamamen vazgeçmeyi, kendini geri çekmeyi ve mücadeleyi bırakmayı ifade eder. Peki, bu deyim psikolojik açıdan ne anlama geliyor olabilir? Elini eteğini çekmek öğrenilmiş çaresizlik döngüsünü ifade ediyor olabilir mi?

Öğrenilmiş çaresizlik, kişinin kendisi için zorlayıcı veya yıkıcı bir durum karşısında o durumu değiştirmek için gösterdiği çabaların tamamen sonuçsuz kalması nedeniyle durumu değiştirmek için mücadele etmekten vazgeçmesini ifade eder. Öğrenilmiş çaresizlikte kişi, kendisi için zorlayıcı durum devam etmesine rağmen mücadeleyi bırakmıştır. Zihin, çözüm bulmaya, durumu değiştirmeye yönelik davranışlarının sonuç vermeyeceğini öğrenmiş, oluşan bu inancın doğurduğu çaresizlik duygusuyla zorlayıcı durumu değiştirecek şeklide davranmaktan vazgeçmiştir.

Öğrenilmiş çaresizlik değişebilir. Bunun ilk adımı, her ruhsal zorlanma durumunda olduğu gibi “farkındalık”tır. Yaşadığımız durumun ruhsal olarak iyiliğimizi bozduğunu, bizi duygusal olarak zorladığını, hayatımızın kalitesini düşürdüğünü, ulaşabileceğimiz hedeflerden geri kalmamıza yol açtığını fark etmek, tespit etmek, ve tam burada bir durup kendimize dışardan bir gözlemci gibi bakmak farkındalığı sağlar. Kendimizin karşısına geçip, “bana ne oluyor”, “ben ne yaşıyorum?” sorularıyla kendimizle ilişki kurmak, otomatik bir düzende sürüp giden öğrenilmiş çaresizlik tutumunu dışardan bir göz gibi kendimize göstermemizi sağlayabilir.

*Yazının tamamına https://silayazarpsikiyatripsikoterapi.com/elini-etegini-cekme-tutumu-ogrenilmis-caresizligin-disavurumu-mu/ linkinden ulaşabilirsiniz. Blog linki bio'da yer alıyor.

#EliniEteğiniÇekme #Vazgeçme #Ruhsalİyilik #Farkındalık #Psikoterapi #Psikoterapist #Psikiyatri #Psikiyatrist #Doç.Dr.SılaYazar
Amerikan Psikoloji Birliği’nin “Psychology of Amerikan Psikoloji Birliği’nin “Psychology of Men & Masculinities (Erkek ve erkeklik psikolojisi)” adlı çevrim içi akademik platformunda yayınlanan bir çalışmada yer alan bir kavram, son günlerde gündemde.
Bu kavram “Erkek dadılığı (mankeeping)”.
Bu kavramı, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin kadın ve erkeğin ruhsal iyiliğine ve yaşam kalitesine olan etkilerini bilimsel bir yaklaşımla ortaya koyması bakımından çok değerli buldum ve sizlerle paylaşmak istedim.
Erkek dadılığı kavramı, pek çok erkeğin sosyal destek sisteminin romantik ilişkiler üzerine kurulu olduğu tespitini yapıyor. Yani erkeklerin, kadınlara kıyasla romantik bağları dışında daha az düzenli olarak duygusal paylaşımlar yaptığı ve yakın ilişkiler kurduğunu belirtiyor. Bu alandaki çalışmalar, erkeklerin sosyal ağlarındaki bu eksikliklerinin, kadınların erkekler adına ve erkekler için bu işi üstlendiğini, bunun kadının aleyhine orantısız bir şekilde çaba göstermelerine yol açtığı ve böylece kadının erkeğin sosyal yakınlık eksikliğini üstlenerek nasıl bir duygusal emek harcadığının ve bunun maliyetlerinin henüz yeterince ortaya konmamış olduğunu vurguluyor.
Makale erkek dadılığı (mankeeping) kavramı ile , erkeklerin sosyal ağlarındaki eksiklikleri telafi eden bir tepki olarak ortaya koydukları, romantik ilişkide olduğu kadınlarla yakın bağlar kurması ve bu şeklide oluşan bağımlılığı, kadının ilişkide verdiği eşit (karşılıklı) olmayan bir emek olarak adlandırıyor, ortaya koyuyor. Erkek dadılığı kadınların, erkeklerin sosyal ağlarındaki eksiklerini telafi etmek ve bu nedenle erkeklerin (mesela aileleri ile olan) izolasyonunun erkekler üzerindeki yükünü azaltmak için üstlendiği emeği ifade ediyor.

* Yazının tamamına https://silayazarpsikiyatripsikoterapi.com/erkek-dadiligi-nedir-ruhsal-iyilik-acisindan-nasil-bir-onemi-vardir/ linkinden ulaşabilirsiniz. Blog linki bio'da yer alıyor.

#ErkekDadılığı #Mankeeping #DuygusalDestek #Ruhsalİyilik #Psikiyatri #Psikoterapi #Psikiyatrist #Doç.Dr.SılaYazar
Halk arasında sıkça kullandığımız “kestir Halk arasında sıkça kullandığımız “kestirip atmak” tabiri, bir sorunu, ilişkiyi veya durumu radikal bir şekilde sonlandırma tutumunu ifade eder. Kestirip atmak, çoğu zaman bizi duygusal olarak tetikleyen durum üzerinde yeterince değerlendirme yapmadan verdiğimiz otomatik bir tepkidir. Kestirip atmadan önce, kestirip attığımız durumla ilgili beklentilerimizi, ihtiyaçlarımızı, tercihlerimizi yeterince değerlendirmemiş olduğumuz için, kestirip atma tutumu bize genellikle ciddi bir ruhsal maliyete yol açar. Peki, bu “kestirip atma” halinin altında yatan psikolojik dinamikler nelerdir? Neden bazen sorunlar üzerinde akılcı değerlendirmeler yapmak yerine, her şeyi kökten bitirme eğiliminde oluruz?

* Yazının tamamına 
https://silayazarpsikiyatripsikoterapi.com/kestirip-atmak-psikolojik-acidan-ne-anlama-geliyor/ linkinden ulaşabilirsiniz. Blog linki bio'da yer alıyor.

#kestiripatmak #duygusalfarkındalık #akılcıdüşünme #psikoloji #psikiyatri #psikiyatrist #Doç.Dr.SılaYazar
Canım kızım, Münih Teknik Üniversitesi Mimar Canım kızım,
 Münih Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi 'nden mezun oldun.
Zekan, çalışkanlığın, azmin, merakın, yüksek sorumluluk bilincin ve daha nice zengin iç kaynaklarınla eğitim sürecini  tamamladın. 
Hep çok başarılıydın ama hiç bir zaman sonuç odaklı olmadın. Başarını getiren, eğitime her yönüyle  hayat için bir  donanım kazanma, liyakat elde etme süreci olarak  bakan dünya görüşün  oldu her zaman.
Bu bilincin ve donanımın sana hayatta sağlam bir zemin oldu ve olacak.
Ruhundaki yaratıcılık, sadece sözde değil eylemde ifade ederek bütün can'lara ve doğaya duyduğun derin sevgi ve saygı,  sağlam donanımınla birleşerek  mimari  eserlere dönüşecek
Biliyorum ki senin eserlerinle dünya daha iyi ve daha güzel bir yer olacak. 

Seni kutlarım. Seninle gurur duyuyorum.

Gelişimini doğduğun günden beri büyüyen bir hayranlıkla izliyorum. 
Bu mezuniyetle beraber, güçlü ve donanımlı bir kadın,  idealleri olan  yaratıcı bir mimar,  bir insan ve hayvan hakları savunucusu olarak, ve daha nice değerli özelliğinle hayatında yeni bir dönem başlıyor. 

Bütün evlatlarımızla beraber yolun bahtın açık olsun. 
Senin ve kardeşinin  annesi olma şansı bulduğum  için her an  şükrediyorum.
Düşündüğünüz her şeye inanmak zorunda değ Düşündüğünüz her şeye inanmak zorunda değilsiniz.

Düşüncelerimizden ayrışmak, düşüncelerimize körü körüne inanmamak, çevreye verdiğimiz tepkileri otomatik olmaktan çıkarır. Düşüncelerimize inanmak yerine, akılcı ve gerçekçi olup olmadıklarına göre değerlendirmeyi öğrenmek bize vereceğimiz tepkiyi düzenleyebileceğimiz bir imkan sağlar. Örneğin bir çatışma durumunda aklımıza gelen "beni önemsemiyor, beni üzüyor" gibi kişiselleştiren düşüncelere inanmak, öfke, hayal kırıklığı, değersizlik gibi duyguları harekete geçirebilir. Öfke ve hayal kırıklığı içinde vereceğimiz tepkisel otomatik davranış durumu daha da zorlaştırabilir. Oysa bu düşüncelere inanmak ve bu doğrultuda davranmak yerine durup durumu başka bir açıdan değerlendirmek, aynı duruma farklı bir açıdan bakarak, kendim için daha iyi olacak tepkiler verebilir miyim? gibi sorularla kendini gözlemek bize tepkilerimizi yönetebilecek sakin bir alan sağlar. Böylece iç dünyamızda keskin duygusal dalgalar oluşturmadan iç dengemizi sağlarız, bu sayede ruhsal iyiliğimizi artırabiliriz. Bu iç denge iş, özel ve sosyal yaşamda hayat kalitemizi artırdığı gibi, ruhsal bağışıklığımızı artırır. Ruhsal bağışıklığımız artarsa fiziksel bağışıklığımız da artar.

Düşüncelerimize körü körüne inanmak yerine onları ayıklamak ve düzenlemek bütünsel bir iyilik halini sağlamak için önemli bir araçtır.

#körükörüneinanmak #düşüncelerimizeinanmak #farkındalık #ruhsaliyilik #ruhsalbağışıklık #psikiyatri #psikoloji #psikiyatrist #drstevenchayes #Doç.Dr.SılaYazar
Orman yangınıyla mücadele ederken kaybettiğimi Orman yangınıyla mücadele ederken kaybettiğimiz kahramanlarımız için yastayız.

Halkımıza, yakınlarına, sevenlerine sabır dilerim.
Ruhları şad mekanları cennet olsun.

#OrmanYangınları #Eskişehir #Doğa #Yaşam #Psikiyatri #Psikoterapi #Doç.Dr.SılaYazar
✨️Yapay zeka her geçen gün daha fazla terapi ✨️Yapay zeka her geçen gün daha fazla terapi alanına giriyor.
Ancak teknolojik olarak ne kadar gelişmiş olursa olsun, gerçek bir terapistin empati ve sezgisinin yerini tutamaz.

✨️Terapide yapay zeka (AI)'nın  rolü terapi alanında güncel bir konu ve  bir çok yönüyle  tartışılıyor.  Yapay zeka,  terapi alanını teknik olarak sundugu bazı  araçlar ve kayıt arşivleme, düzenleme vb. gibi  idari işlerde  destekleyebilir. 
Ama gerçek şu ki: Yapay zekanın psikoterapinin insani kısımlarına ait uygulamalarını değiştirmesi  beklenemez.

 ✨️Yapay zeka, terapistlere not alma, idari yönetim veya seans destek araçları gibi konularda yardımcı olabilir. Ancak  insanın ruhsal iyileşmesi söz konusu olduğunda... aynı şey geçerli değil.
Çünkü psikoterapi sadece kelimeleri kullanmakla ve teknikleri uygulamakla ilgili değildir. Orada, o anda,  o iliski icin;  empatiyle, farkındalıkla, güvenle, bağ kurmak için mevcut olmayla ilgili bir tedavi yöntemidir.
Bu insan deneyimlerini bir  makinenin idrak etmesini bekleyemeyiz.

✨️Psikoterapide gerçek dönüşüm ve değişim psikoterapist-danışan arasında kurulan  ilişkide gerçekleşir. Sorulara verilen " kusursuz " bir şekilde oluşturulmuş yanıtlarda veya yaşanan sorunu tanımlayan "akıllı" özetlemelerde değil.

✨️Yapay zeka terapi çalışmasını kolaylaştırarak destekleyebilir. Ancak Yapay zeka psikoterapi çalışmasının kendisi olamaz. 

@thetherapistnetwork

🧠 Sizler yapay zekanın  psikoterapideki rolü hakkında ne  düşünüyorsunuz? 
Meraklı ve ilgili misiniz,  temkinli ve mesafeli mi, veya her ikisini birden mi?
👇 Dilerseniz yorumlarda konuşalım.

#YapayZekaTerapisi #AITerapi #PsikolojiVeAI #RuhSağlığıTeknoloji #İnsanDokunuşu #EmpatininÖnemi #Gerçekİyileşme #Psikoterapi #Terapiİlişkidir #DuygusalZeka #Psikiyatrist #DoçDrSılaYazar
Stanford Üniversitesi tarafından, yapay zekanın Stanford Üniversitesi tarafından, yapay zekanın ruh sağlığı alanında kullanılmasının tehlikelerine dikkat çeken bir araştırma yayınlandı.

Son zamanlarda klinik pratiğimde giderek artan sayıda danışanımın ruhsal sorunlar, romantik ilişkiler, iş sorunları, insan ilişkileri gibi konularda yaşadıkları olumsuz olayların yarattığı ruhsal zorlanma ve çözüm yollarıyla ilgili yapay zekaya “danıştıklarına”, yapay zekadan psikolojik yardım almaya yöneldiklerine tanık oluyorum. Özellikle ergenler ve genç yetişkinler arasında bu durum daha da yaygın.

Gözlemlerim, yapay zekanın psikoterapi alanındaki etkileri gibi zaten her zaman ilgimi çeken ve çok heyecan verici bulduğum bu konuya odaklanmamı daha da artırıyor. Tam da böyle bir zamanda karşılaştığım bu bilimsel çalışma benim için son derece ufuk açıcı oldu. Yapay zekanın psikoterapi alanında yeterli olamayacağına ve sınırlı teknik destekler dışında hiçbir zaman insan terapistlerin yerini alamayacağına dair inancıma bilimsel bir destek sundu adeta. Bu çalışmada araştırmacılar yapay zekanın neden insan terapistlerin yerini almasının mümkün olamayacağına olan inancımın dayandığı gerekçeyi şu tespitleriyle teyit ediyorlar: “Psikoterapi sadece, klinik bir ruhsal sorunu çözmekten ibaret değildir. Ruhsal sorunu, bir başka insanla kurulan bir ilişkinin içinde çözmektir. İnsan ilişkisi inşa etmektir”

Bu değerli çalışmayı sizlerle paylaşmak isterim: Çalışma, yapay zeka (AI) terapi robotlarının insan terapistlere kıyasla etkisiz olduğunu, sadece bununla da kalmayıp, aynı zamanda damgalamayı artırarak ve zararlı yanıtlar vererek tehlikeye de yol açabileceğini ortaya koyuyor. Bir anlamda yapay zeka ruh sağlığı alanında kullanıldığında, insanların psikoz ve intihar gibi tehlikeli klinik durumlara yönelmelerine katkıda bulunabiliyor ve bunu nasıl durduracağını bilmiyor.

* Konuyla ilgili https://silayazarpsikiyatripsikoterapi.com/ruh-sagligi-sorunlarinda-yapay-zeka-terapi-robotlarina-basvurmanin-tehlikeleri/ linkini ziyaret edebilirsiniz. 

#RuhSağlığı #OnlineTerapi #Psikoloji #TeknolojiVeSağlık #DijitalTerapi #SağlıktaYapayZeka  #TerapiRobotları #MentalSağlık #EtikVeYapayZeka #Psikoterapi #YapayZekaRiskleri #Psikiyatrist
Tez danışmanı olduğumdan beri akademik yolculu Tez danışmanı olduğumdan beri akademik yolculuğumuzu beraber sürdürdüğümüz sevgili  Dr. Kumru Şenyaşar Meterelliyoz 'un doçentlik unvanını almasını kutladık 💐💫Başarılarının devamını dilerim Doç.Dr. Kumru Şenyaşar Meterelliyoz 🙏🏻🍀
Çocuklar sıklıkla, çocuk gibi davranan yetişk Çocuklar sıklıkla, çocuk gibi davranan yetişkinler tarafından, çocuk gibi davrandıkları için cezalandırılırlar.

Büyümek için hala ne kadar yolumuz olduğunu bize gösteren hiçbir şey, ebeveynlik kadar etkili değildir.

Çocuklardan duygusal denetim bekleriz — ama biz bağırır, utandırır ve kapıları çarparız.
Olgunluk talep ederiz — ama biz tepki gösteririz.
İşbirliği isteriz — ama bağ kurmaya fırsat vermeden emirler yağdırırız.

Sorun çocuklarda değil. Onların davranışları bir aynadır; doğuştan bildiklerini değil, kendilerine gösterilenleri yansıtırlar.

Ve çoğu zaman, kendi insanlıklarını nasıl idare edeceklerini henüz öğrenmemiş yetişkinler tarafından insan oldukları için cezalandırılırlar.

Çocuklardan, kendimizin bile tam olarak kontrol edemediğimiz duyguları kontrol etmelerini bekliyoruz.
Onları dürtüsel, tepkisel, bunalmış oldukları için cezalandırıyoruz —
sanki bunlar bizim de hala mücadele ettiğimiz duygular değilmiş gibi.

Duygusal dengesizlik sadece çocuklar için normal değil —
İNSANLAR için de normaldir. Hepsi için.

Ancak onlara bu konuda yardımcı olmak yerine, genellikle düzeltmeye çalıştığımız davranışla karşılık veriyoruz...

Bağırdıkları için onları azarlıyoruz, sonra sesimizi yükseltiyoruz. Sakin olmalarını talep ederken, kendimiz soğukkanlılığımızı kaybediyoruz. Onlara saygısız olduklarını söylerken, onların saygınlık ihtiyacını görmezden geliyoruz.

Gerçek şu ki: onlar “yaramazlık yapmıyorlar”. Onlar gelişiyorlar.

Bu suçlama ile ilgili değil. Farkındalık ile ilgili.
Çünkü duygusal zekası yüksek çocuklar yetiştirmek istiyorsak, duygusal zekası yüksek yetişkinler olmalıyız.

Daha sık durmalıyız. Daha dürüstçe düşünmeliyiz. Ve daha cesurca tamir etmeliyiz.

İŞ BU. Ve bu bizimle başlıyor. ❤️

Alıntı Kaynağı: @kirstencobabe ❣️

Daha fazlası için @insideparenting & @kirstencobabe'yi takip edin

#ebeveynliküzerine #ebeveyn #ebeveynlik #ebeveynlikhayatı #birleşikannelik #anneanneler #gerçekebeveynlik #instagramanneleri  #bebekannesi #pozitifebeveynlik #hamile #doğruebeveynlik
“Kafayı değiştirmek” ifadesi, gündelik hay “Kafayı değiştirmek” ifadesi, gündelik hayatta çoğu zaman “önce kafayı değiştirmen lazım”, “ bu kafayı değiştirmek lazım” gibi bazen imalı bazen mizahi bir öneri niteliğinde kullanılır. Kafayı değiştirmek, genellikle bir konuya bakış açısını değiştirmek, bir konudaki fikrini değiştirmek anlamında bir ifadedir.
Oysa psikoterapi pratiği açısından bakıldığında bu ifade, ister bir psikopatolojinin tedavisi için olsun, isterse tanısız danışanlarla yapılan psikoterapi çalışmalarında olsun psikoterapi çalışmasının nihai hedefini ifade eder. Özellikle de BDT (Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler)’de, BDT uygulamalarının en önemli ve sonuca ulaştırıcı tekniklerinden biri olan “bilişsel yeniden yapılandırma” tam da kafayı değiştirmeye karşılık gelir. Bilişsel terapi çalışmalarında, kişinin işlevsiz düşüncelerini ve düşünce örüntülerini, davranışlarını ve tutumlarını tespit etmesi ve bunları ruhsal iyiliğine hizmet edecek şeklide yeniden yapılandırması; yani “kafayı değiştirmesi” hedeflenir.
Bilişsel kurama göre, yaşanan olaylar ve durumların bireylerde oluşturdukları ruhsal etkiyi ve verecekleri davranış cevabını belirleyen, olaylar ve durumların kendisi değil onların kişinin zihninde hangi düşüncelerle nasıl yorumlandığıdır. Düşünceler duyguları, duygular da davranışları harekete geçirerek kişinin olay/duruma nasıl bir tepki vereceğini belirler. Bu süreç çoğu zaman, çok az farkında olduğumuz, zihnimizde hızla ve otomatik olarak akan bir süreçtir.
İşte “kafayı değiştirmek” bu noktada devreye girer: Kişi, otomatik düşüncelerinin farkına varmayı öğrenir. Tepki vermeden önce, otomatik düşüncelerin çok kısa ve hızla akmaya eğilimli olduğu bir aralıkta durmayı, otomatik düşünceleri gözleyip fark etmeyi ve onları daha gerçekçi, akılcı ve işlevsel düşüncelerle değiştirmeyi öğrenir. BDT, bu dönüşümü sağlamak için yapılandırılmış teknikler sunar.

Metnin tamamı: https://silayazarpsikiyatripsikoterapi.com/kafayi-degistirmek-bilissel-davranisci-terapi-bdtye-gore-zihinsel-yeniden-yapilanma/

#Psikoloji #Psikiyatri #Terapi #Psikoterapi #BilişselDavranışçıTerapi #BDT #Zihinselİyileşme #KafayıDeğiştirmek #ZihinselGelişim #KendiniKeşfet #ZihinselYenidenYapılanma #DoçDrSılaYazar
Çocukların ekranda çok fazla zaman geçirmesi g Çocukların ekranda çok fazla zaman geçirmesi günümüzde ailelerin başa çıkmakta en çok zorlandığı sorunlarından biri. Dijital çağda ebeveynlik yaparken en başta gelen zorluklardan biri çocukların ekran kullanmasını düzenlemektir tespiti hiç de yanlış olmaz. Bu konuda kendi klinik pratiğimdeki bakış açımı ve terapötik yaklaşımımı destekleyen çok önemli bir bilimsel çalışma makalesiyle karşılaşmak beni çok heyecanlandırdı, yüreklendirdi ve bana yol gösterdi. Hem bu makaleyi, hem de bu makale sayesinde tekrar gözden geçirdiğim yol gösterici noktaları paylaşmak isterim.
Benim bu makaleyi okumadan önce hem anne olarak birincil deneyimimde, hem de psikiyatrist ve psikoterapist olarak profesyonel alanımda; çocukların ekran kullanımının yönetilmesi ile ilgili yaklaşımım ve rehberliğim şöyleydi: Katı ve iletişimsiz bir şekilde, doğru-yanlış meselesine hapsedilmiş bir tutumla çocuğu kontrol etmek, eleştirmek, kural, yasak ve yaptırımlar koymak yerine; onunla ekran kullanımını konuşmak ve iletişim içinde beraberce bu konuyu masaya yatırmak. Konuyu ebeveyn-çocuk beraberce ele alırken ise dikkat edilmesi gereken başlıca nokta, çocuğun da özerk tercih ve ihtiyaçlarının olduğunu ve çocuğun dijital bir dünyaya doğduğu gerçeğini yok saymamak. Böylece ortak olarak oluşturulmuş ve onaylanmış bir ekran kullanma rehberi geliştirmeyi hedeflemek. 
Böyle bir yaklaşım ebeveynin, çocuğunu ve ekran sorununu karşısına aldığı değil, ebeveyn ve çocuğun yan yana durup, ekran kullanım sorununu karşısına aldığı bir yaklaşımdır. Tabi bunu ebeveynliğin en temel şartlarından olan sabır ve emek vermeyi göze alarak mümkün olduğunu unutmamak gerek, yani ebeveyn sonuç değil süreç odaklı olmalı. Adil olmalıyız, ebeveyn de bu süreçte ortaya koyacağı sabrı ve emeği, hem modern dünyanın aşırı talepkar beklentilerine yetişmek için çırpınırken, hem de kendi iç dünyasındaki otomatik çocuk zihninin tetiklenmelerine göğüs gererken, yapmak zorunda, bunlara rağmen kolay iş değil. 

Yazının tamamı için link bio'da.

#EkranKullanımı #DijitalEbeveynlik #ÇocukGelişimi #Ebeveynlik #ÇocuklardaEkranKullanımı #TeknolojiVeÇocuk #DoçDrSılaYazar #Psikiyatrist #Psikoterapist #Psikiyatri #Psikoterapi
#başkacanımızyok O adalet gecikirse yangın bü #başkacanımızyok
O adalet gecikirse yangın büyür!

7 Temmuz 2025
Grand Kartal Katliamı Davası

#GrandKartalYangını #AdaletİçinSesOl #SorumlularCezalandırılsın #UnutmaUnutturma
Psikoterapi sadece konuşmak değil, bilimsel yön Psikoterapi sadece konuşmak değil, bilimsel yöntemlerle zihin üzerinde çalışmaktır. Konuşma yeteneğimizi araç olarak kullanarak düşünce ve duygularımızı değiştiririz.

Psikoterapistler yıllarca süren özel eğitimlerle kazandıkları becerilerle depresyon, kaygı, OKB gibi zorlu ruhsal bozuklukları tedavi ederler. Bir cerrahın bedensel yarayı iyileştirdiği gibi, onlar da ruhsal yaraları iyileştirir.

"Bunu arkadaşımla da yaparım" düşüncesi büyük bir yanılgı. Psikoterapi bilimsel temelli, özel teknikler gerektiren tıbbi bir tedavi yöntemidir.

Zihnimiz değişince davranışlarımız, davranışlarımız değişince hayatımız değişir. Ruhsal iyiliğimiz hayatımızın her alanında "iyi" olmamızın temel belirleyicisidir.

Psikoterapi hakkındaki yanlış inanışları değiştirme zamanı! 💪

Yazının tamamı için link bio'da.👀

#Psikoterapi #RuhSağlığı #Mentalhealth #Psikoloji #Psikiyatri
Instagram'da takip et

Bize Ulaşın

Telefon / Whatsapp

 +90 (541) 334 3484

Email

info@silayazarpsikiyatripsikoterapi.com

Adres

Harbiye Mah. Valikonağı Cad.
Marmara Apt. No:16 Kat:1 D:2
34367 Nişantaşı – Şişli / İstanbul

Google Haritalarda açın.

Saatler
Pazartesi–Cuma: 9:00–18:00

Yeni Eklenenler

  • Yurt dışına eğitim için giden öğrencilere yeni yaşamlarına uyum sürecinde rehberlik

    Yurt dışına eğitim için giden öğrencilere yeni yaşamlarına uyum sürecinde rehberlik

    Son yıllarda ülkemizden eğitim görmek için yurt...
  • saçını süpürge etmek

    Saçını süpürge etmek: Fedakarlık mı, patolojik ebeveyn tutumu mu?

    Dilimizde fedakarlığın en yaygın kullanılan ifa...
  • Anneleri suçlamanın psikolojik tarihi

    Anneleri suçlamanın psikolojik tarihi

    Neden psikoloji her şey için anneleri suçlar? P...
  • elini eteğini çekme

    Elini eteğini çekme tutumu: Öğrenilmiş çaresizliğin dışavurumu mu?

    Gündelik hayatta “elini eteğini çekmek&#8...
  • erkek dadılığı (mankeeping)

    Erkek dadılığı nedir? Ruhsal iyilik açısından nasıl bir önemi vardır?

    Amerikan Psikoloji Birliği’nin “Psychology of M...

En Çok Okunanlar

DOÇ. DR. M. SILA YAZAR

Psikiyatrist Psikoterapist

İLETİŞİM

 +90 (544) 464 15 17

Email: info@silayazarpsikiyatripsikoterapi.com

Harbiye Mah. Valikonağı Cad.
Marmara Apt. No:16 Kat:1 D:2
34367 Nişantaşı – Şişli / İstanbul

 Google Haritalarda Açın

  • GET SOCIAL

Doç. Dr. M. Sıla Yazar 2025 © Tüm hakları saklıdır.
Tasarım Uygulama SyberiumTechs

YUKARI