Doç. Dr. M. Sıla Yazar

  • Psiko-deyim
  • Sıla Yazar Instagram
  • Anasayfa
  • Hakkımda
    • Özgeçmiş
    • Bilimsel Etkinlikler
    • Kliniğimiz
  • Psikiyatride Kullanılan Tedavi Yöntemleri
  • Psikiyatrik Bozukluklar
  • Blog
    • Psikiyatristin Terapi Notları
    • Psikiyatrist Gözünden
    • Psiko-deyim
  • Bize ulaşın
  • Anasayfa
  • Sıla Yazar Instagram

Sıla Yazar Instagram

Sıla Yazar Instagram

drsilayazar

Psikiyatrist Psikoterapist Akademisyen
▪️EABCT sertifikasyonlu psikoterapist
▪️Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi

Artan kadın iş gücü, kadınların hayatında i Artan kadın iş gücü, kadınların hayatında iş ve aile yaşamında bir denge kurulması ihtiyacını doğurdu. Evden çalışma, sağladığı esnek çalışma imkanıyla iş ve aile yaşamı arasında denge kurmak zorunda olan kadınlar için ayrı bir önem taşıyor.

Evden çalışma dijital çağın sağladığı teknolojik olanakların çalışma hayatına getirdiği en önemli kazanımlardan biri. Özellikle COVID-19 pandemisi ile sistematikleşen ve yaygınlaşan bu imkan, pandemi sonrası da bir çok alanda kalıcı bir iş modeli haline geldi.

Çalışma hayatında bir çok sektörde, “evden çalışma devrimi”, “büyük sıfırlama (great reset) , “esnek çalışma çağı başladı” gibi havalı ifadelerle sunuldu ve en büyük yararının kadın çalışanlara olduğu konusunda herkes hemfikirdi. İş dünyasında evden çalışma sayesinde, kadınların esnek bir çalışma ortamında iş ve ev sorumluluklarını beraberce yönetebilecekleri avantajlı bir imkana kavuştukları inancı yaygındı.

Ancak, deneyimler arttıkça evden çalışmanın, kadınlara iş- yaşam dengesini kurmada yardımcı mı olduğu, yoksa ek zorluklar mı yarattığı özellikle son zamanlarda giderek daha çok gündemde olan bir tartışmayı beraberinde getiriyor.

Bunun nedeni kadınların ev hayatında bakım verme yüklerini erkeklere göre orantısız şeklide daha fazla taşıyor olmaları.

Bu durum, günümüzde her geçen gün hızla değişmekte olsa da, toplumsal cinsiyet rollerinin hem kadın hem de erkeklerin zihninde açık ve örtük olarak hala çok etkili olmasından kaynaklanır. Toplumsal cinsiyet kalıpları; evdeki işlerin kadının cinsiyeti gereği doğal görevi olduğu şeklindeki kalıp inançlar ve davranış tarzlarını içerir. Bunun sonucunda kadınlar ev hayatında erkeklere göre daha fazla rol ve görev üstlenir.

https://silayazarpsikiyatripsikoterapi.com/evden-calisan-kadinlarin-yasadigi-psikolojik-guclukler/ linkinden metnin tamamına ulaşabilirsiniz.

#EvdenÇalışanAnneler #İşYaşamDengesi #MentalYorgunluk #SuçlulukDuygusu #KişiselSınırlar #Öncelikler #AnneyeDestek #YeterinceİyiAnne #DuygusalYük #KaygılıAnne #BilinçliEbeveyn #CinsiyetEşitsizliği #RuhsalDestek #Psikiyatri #Psikoterapi #Psikiyatrist #Psikoterapist
#DoçDrSılaYazar
Toplumsal kimliğimizin sarsılmaz ortak değeri o Toplumsal kimliğimizin sarsılmaz ortak değeri olan Mustafa Kemal Atatürk'ümüzü sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz. 
Onunla toplum olarak kurduğumuz sağlam sevgi ve saygı  bağı her koşulda rehberimiz.

#MustafaKemalAtatürk #10Kasım
Nobel Tıp Kitabevi'nden, Dr. Şennur Günay Aksoy Nobel Tıp Kitabevi'nden, Dr. Şennur Günay Aksoy ve Prof Dr Umut Mert Aksoy'un editörlüğünde yayınlanan " Temel Psikopatoloji Vaka Örnekleri ile Tanıdan Tedaviye" adlı kitapta "Anksiyete Bozuklukları" bölümünü yazdım. 
Emeği geçen herkese teşekkür eder, alanımıza katkı sağlamasını dilerim.
Çocuklukta yaşanan cinsel istismar, tıpkı çoc Çocuklukta yaşanan cinsel istismar, tıpkı çocukken bedenin ağır bir travmayla parçalanması, yaralanması gibidir.  Gerektiği şekilde tedavi edilmezse, dayanıklı bir beden hayatta kalabilir, büyüyüp gelişmeye devam eder. Ama içerideki parçalanmış hasarlanmış dokular ve yapılar nedeniyle beden hiç bir zaman tam anlamıyla sağlıklı  olamaz. İçerideki hasarın,  derindeki yaranın acısı, bedenin her hareketinde her fonksiyonunda  yarattığı acı, rahatsızlık ve kısıtlılık hissi devam eder. 
Ağır bir travmada bedene olan neyse, cinsel istismarda da ruha olan odur. Utanç duygusu, yaranın iltihap kapması gibi yarayı daha da acı verici, içten içe dejenere olan bir hale getirir.  Çocukluk çağında yaşanan cinsel istismarın yarattığı ağır ruhsal hasarın tedavisi cerrahi bir müdahale gibidir.  Önce iltihap tedavi edilir,  utanç sahibine iade edilir, yani istismarcıya. Sonra ruhsal müdahale, bir cerrahın derindeki bir  yarayı açması, bozulmuş dokuları çıkarması ve sağlam dokuları onararak dikmesi gibi yapılır. Tamamen steril (mahremiyeti korunan, yüksüz, yargısız ve destekleyici bir ortamda) ve ağrı kontrolü sağlanarak özenle yara tedavi edilip dokular iyileşmeye bırakılır. 
Eğer travma tedavisi yapılmazsa, istismara uğrayan kişi, hayatı boyunca ruhundaki derin yaranın acısını ve ağır yaranın ilişkilerine, üretkenliğine ve hayatının bir çok alanına getirdiği kısıtlamaları yaşar.  İstismar insan eliyle yaratılan  ağır travmaların en başta gelenlerindendir. 
Ancak yine insanoğlu tarafından iyileştirilebilir.

Resim: "Utangaçlar" / Sevinç Çiftçi  @sevincciftcistudio

#Cinselİstismar #ÇocuklukTravması #İyileşmeYolculuğu #Psikoterapi #Psikoterapist #Psikiyatri #Psikiyatrist #Doç.Dr.SılaYazar
29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun. Aram 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.

Aramıza sonsuz saygı, sevgi ve minnetle.

#29ekimcumhuriyetbayramımızkutluolsun  #29ekimcumhuriyetbayramı🇹🇷
Merhabalar,Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Merhabalar,Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği’nin 47. Ulusal Kurultayı’na “Psikolojik Perspektiften Kadının Cerrahlık Deneyimi: Cinsiyete Özgü Unsurlar” başlıklı sunumla katıldım.

Öncelikle, Düzenleme Kurulu’nu multisidipliner, çağdaş ve vizyoner bir anlayışla bilimsel programa dahil ettikleri bu konu ve oturum için hem kutlarım hem de teşekkür ederim. Kadın ruh sağlığı alanında çalışan bir ruh sağlığı uzmanı olarak bu oturumda yer almak benim için verimli ve mutluluk verici oldu, davetleri için teşekkür ederim.

Panelde diğer konuşmacı kadın Plastik cerrah meslektaşlarımla beraber, cerrahi alanda cinsiyet eşitsizliğinin yarattığı ruhsal yükleri ve cinsiyet ayrımcılığını değerlendirdik ve tartıştık. Hem yurt içinden ve yurt dışından meslektaşlarımızın aktardığı birincil deneyimler ve gözlemler, hem de alana dair bilimsel literatür ışığında sorunu verimli bir biçimde ele aldık.

* Yazının tamamına https://silayazarpsikiyatripsikoterapi.com/kadin-cerrahlar/ linkinden ulaşabilirsiniz.

#TPRECD #estetikcerrahi #estetikplastikcerrahi #plastikcerrahi #rekonstrüktifcerrahi #kadıncerrah #cinsiyeteşitsizliği #plastikkurultay2025 #psikoloji #psikiyatri #psikiyatrist #Doç.Dr.M.SılaYazar
Türk Plastik Rekonstruktif ve Estetik Cerrahi Der Türk Plastik Rekonstruktif ve Estetik Cerrahi Derneği'nin 47. Ulusal Kurultay 'ına "Psikoloji Perspektifinden Kadının Cerrahlık Deneyimi" başlıklı konuşmamla katılacağım. 

Her ne kadar son yıllarda giderek değişse de, hala erkek egemen bir alan olma özelliklerinden bazılarını koruyan cerrahi alanda kadın cerrahların cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan ruhsal yüklerini  plastik cerrah meslektaşlarımla tartışacağız. 
Multidisipliner bakış açısıyla oluşturulmuş bu çağdaş ve vizyoner  panele davetleri icin Kongre Duzenleme Kurulu'na çok teşekkür ederim.

#TPRECD #estetikcerrahi #estetikplastikcerrahi #plastikcerrahi #rekonstrüktifcerrahi #kadıncerrah #cinsiyeteşitsizliği #plastikkurultay2025 #psikoloji #psikiyatri #psikiyatrist #Doç.Dr.M.SılaYazar
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu yıl Dünya Ru Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu yıl Dünya Ruh Sağlığı Günü temasını: “İnsani Acil Durumlarda Ruh Sağlığı” olarak belirledi.

DSÖ bu tema ile, insanlığın içinden geçtiği günlerin sıcak gündemine tam isabet bir seçim yapmış. Çünkü insan eliyle yaratılan savaş, soykırım veya deprem, sel gibi doğal afetlerle yaşanan her türlü yıkımda, felakete uğrayan insanların en acil ihtiyaçlarının başında ruh sağlığını korumak ve desteklemek geliyor. Yıkım ve felaketi yaşayan insanların ruh sağlığını acil olarak desteklemek ve ruhsal dayanıklılığını sağlamak, uzun vadede bu insanların ruhsal ve fiziksel olarak iyiliğini ve sağlığını koruyabilmeleri ve hayatlarına devam edebilmeleri için kritik bir önem taşır. Bireysel öneminin yanında, insan topluluklarında dayanışma ve iyilik duygusunu ayakta tutarak, yıkımlara ve yıkım yaratanlara rağmen var olabileceğimiz umudunu sağlar. DSÖ seçtiği tema ile dünyanın gözüne bu gerçekleri sokmaya çalışıyor. Ayrıca yıkım zamanlarında ruh sağlığı hizmetlerinin, yalnızca imkanları olan ayrıcalıklı bir azınlık için değil, adil bir şekilde herkes için ulaşılabilir olmasının kritik önemini vurguluyor.
DSÖ 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde “İnsani Acil Durumlarda Ruh Sağlığı” temasını ilan ettiği metinde bunu şöyle ortaya koyuyor: :
“Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde insani acil durumlarda ruh sağlığı ruh sağlığı olmadan sağlığın da mümkün olmadığını güçlü bir şekilde hatırlamalıyız. Doğal afetler, çatışmalar ve halk sağlığı acil durumları gibi krizler duygusal zorlanmaya neden olur ve bu durumlara maruz kalan her beş kişiden biri ruh sağlığı sorunu yaşar. Bu tür krizler sırasında bireylerin ruh sağlığını desteklemek yalnızca önemli olmakla kalmaz, aynı zamanda hayat kurtarır, insanlara başa çıkma gücü verir. İyileşmeleri, yalnızca bireyler olarak değil, topluluklar olarak yeniden inşa edilmeleri için alan sağlar.

* Yazının tamamına bio'daki blog linkinden ulaşabilirsiniz.
https://silayazarpsikiyatripsikoterapi.com/bugun-10-ekim-dunya-ruh-sagligi-gunu/

#RuhSağlığıGünü #10Ekim #DünyaRuhSağlığıGünü #AkılSağlığı #RuhSağlığıÖnceliklidir #AfetlerdeRuhSağlığı #AcilDurumlardaRuhSağlığı #Psikiyatri #Doç.Dr.M.SılaYazar
Ruh bilimci olarak Jane Goodall Biz bütün bir p Ruh bilimci olarak Jane Goodall

Biz bütün bir primat ailesi olarak sevgili Jane Goodall 'ımızı uğurladık..

Jane Goodall bilim insanı ve çevre aktivisti olarak insanlığa ve dünyaya muazzam katkılar sağladı.

"İyilik" ve " bilge" liğin bu dünyada vücut bulmuş haliydi.

Bize bıraktığı her sözü ve eylemi insanlık için yol gösterici bir pusula.

Onu uğurlarken, dünyanın dört bir yanından, derin bir minnetle, sevgi ve saygıyla önünde eğilerek ona veda eden çok kalabalık bir primat cemaatine dahil olduğumu biliyorum.

Ruhu şad olsun. O bu dünyayı bütün canlar için cennet bir mekan yapmaya adamıştı hayatını, ruhunun da mekanı cennet olsun.

Ben bilime ve çevre mücadelesine sağladığı çok değerli katkıların yanında, Ruhbilim ve Ruh Sağlığı alanına sağladığı değerli katkılarla anmak isterim Goodall’ı. Doğrudan bu alanda çalışmadı belki ama aslında ruh sağlığı alanına en doğrudan katkı sağlayan bilim insanlarından oldu bence.

Nasıl mı? Goodall insanın ruhsal iyiliği ve ruhsal sağlığı için en olmazsa olmaz olan, en elzem olan ana unsuru dünyaya yaymayı kendine vazife edindi hayatı boyunca: "ŞEFKAT". İnsanlığın gezegenimizi de, insan hayatını da tarumar eden en korkunç ruhsal patolojisi "Güçle hükmetme ve zulmün” panzehiri ve tek ilacı olan "ŞEFKAT".

* Metnin tamamı için link bio'da.

#JaneGoodall #JaneGoodallFelsefesi #EmpatiKurmak #CanlılarlaUyum #YaşamınAnlamı #Ruhbilim #RuhSağlığı #Psikiyatri #Psikiyatrist #Doç.Dr.M.SılaYazar
25-27 Eylül tarihleri arasında İstanbul Kent Ü 25-27 Eylül tarihleri arasında İstanbul Kent Üniversitesi Beyoğlu Yerleşkesi’nde gerçekleşen 7. Uluslararası Katılımlı KDT ve 3. Çocuk ve Ergen KDT Kongresi’nde “Annelik ve Bilişsel Yük “  başlıklı sunumumda anneliğe geçişin kadın için doğal, doyum ve kazanımlarla dolu olduğu kadar ruhsal zorlanma ve yük getiren bir ruhsal deneyim olduğunu ortaya koyan bilimsel kanıtları ve bakış açısını katılımcılarla paylaştık ve çeşitli yönleriyle tartıştık. 

Sunumun  annelik deneyimine yeni geçiş yapan ya da zaten bu sürecin içinde olan kadınlara yönelik bilgilendirici ve yol gösterici olacağını umduğum önemli başlıklarını içeren bir yazı oluşturdum. 

* https://silayazarpsikiyatripsikoterapi.com/annelik-ve-bilissel-yuk/ linkinden yazıyı okuyabilirsiniz. Aynı zamanda link bio'da yer alıyor.

https://www.instagram.com/p/DPE1oCNCL85/

#kdtd #kdtd_online #AnnelikveBilişselYük #AnneliğeGeçiş #7.UluslararasıKatılımlıKDTve3.ÇocukveErgenKDTKongresi #Doç.Dr.SılaYazar
25-27 Eylül 2025 tarihleri arasında "7. Uluslara 25-27 Eylül 2025 tarihleri arasında "7. Uluslararası Katılımlı KDT ve 3. Çocuk-Ergen KDT Kongresi" İstanbul'da İstanbul Kent Üniversitesi Beyoğlu yerleşkesinde düzenleniyor.

🌿 Annelik Kimliği ve Bilişsel Yük 🌿
Ruhsal dayanıklılığı güçlendirmede KDT’nin rolü.

🗓 26 Eylül 2025, Cuma
🕙 10:45 – 12:00
📍 İstanbul Kent Üniversitesi, Beyoğlu Yerleşkesi

🔗 Detaylı bilgi: kongre2025.kdtd.org.tr

#kdtd2025 #Doç.Dr..M.SılaYazar
WHO (Dünya Sağlık Örgütü) Dünya çapında 1 WHO (Dünya Sağlık Örgütü) Dünya çapında 1 milyardan fazla insanın ruh sağlığı sorunlarıyla yaşadığını rapor ediyor.

Depresyon ve anksiyete en yaygın iki rahatsızlık.

Kadınlar ruh sağlığı sorunlarından erkeklere göre yaklaşık %50 daha yüksek oranda etkileniyor.

Ruh sağlığı herkesi etkiler, ancak özellikle kaygı ve depresyon söz konusu olduğunda kadınlar genellikle en ağır yükü taşır.

Yapmamız gerekenler

🧠 Ruh sağlığına değer vermek
📣 Belirleyicileri ele almak
💪 Desteği güçlendirmek

#RuhSağlığıönemlidir! @who

#RuhSağlığıSorunları #KadınlarınYükü #Depresyon #Anksiyete #Psikiyatri #Psikiyatrist #Doç.Dr.M.SılaYazar
WHO (Dünya Sağlık Örgütü) her yıl 727.000’den fazla hayatın intihar nedeniyle kaybedildiğini rapor ediyor ve devam ediyor.

Her rakamın ardında yarım kalmış bir hayat hikâyesi var.

2030’a kadar ölümlerde %33 azalma hedeflenmişti, ancak ilerleme sadece %12.

Bu bir krizdir. Aciliyetle, şefkatle ve yatırımla #İntiharıÖnleme için harekete geçmeliyiz.

* @who https://www.instagram.com/p/DOQNkKkjhih/

#EylülİntiharıÖnlemeAyı #intihar #PsikolojikDestek #RuhSağlığı #Psikiyatrist #Psikolog #Doç.Dr.M.SılaYazar
Son yıllarda ülkemizden eğitim görmek için yu Son yıllarda ülkemizden eğitim görmek için yurt dışına giden öğrencilerin sayısında önceki yıllara göre belirgin bir artış var. Bu bir çeşit “zorunlu göç” aslında. Kendi ülkelerinde hem eğitim hem yaşam kalitesi açısından her yönüyle artan adaletsizlik ortamı içinde hak ettiklerini elde etme umudunu kaybeden ve kalırsa kendini gerçekleştirmesinin önünde çeşitli nedenlerle açık engeller olacağını öngören ve imkânı olan gençler, eğitim ve çoğu zaman yaşamlarına yurt dışında devam etmeyi seçiyor, seçmek zorunda kalıyor.
Bu duruma toplumsal açıdan baktığımızda, gençleri bir çeşit zorunlu göçe yönelten sosyal ve politik nedenler kanayan bir yara ve apayrı bir inceleme gerektirir. Ülkemiz ve geleceğimiz için hayati önem taşıyan bir konu, ayrıca ele alınmalı.
Bireysel açıdan baktığımızda ise, yurt dışında eğitim görmeye giden öğrencilerin, yurt dışında yaşamaya uyum sağlaması gencin, akademik başarısı, ruhsal iyiliği ve sağlığı, yaşam kalitesi açısından hayati bir konu.
Bu nedenle, eğitim için yurt dışına uğurladığımız gençlerimize psikolojik açıdan rehberlik etmek, uyum sürecinde hangi noktalarda zorlanma yaşayabilecekleri ve bu durumda nasıl baş edecekleri konusunda yol göstermek, yeni yaşamlarına sağlıklı ve üretken bir geçiş yapmaları için gereken bir ihtiyaç. Gerek kızımla yaşadığım birincil deneyim, gerekse yurt dışında eğitim gören öğrenci danışanlarıma psikolojik destek için yaptığımız psikolojik çalışmalar, bana bu konuda profesyonel bir destek ve rehberlik içeriği oluşturmakta büyük katkı sağladı.
Yurt dışına eğitime giden hem öğrenciler, hem de aileleri yaşamlarında kilometre taşı olan bir geçiş dönemi yaşıyorlar. Çünkü öğrencilerimiz için bugüne kadar bildikleri hayat biçimi, velilerimiz için de çok uzun zamandır hayatlarının merkezlerinde duran, evlatlarıyla kurgulanmış bir hayat biçimi değişiyor.

*Yazının tamamına https://silayazarpsikiyatripsikoterapi.com/yurt-disina-egitim-icin-giden-ogrencilere-yeni-yasamlarina-uyum-surecinde-rehberlik/ linkinden ulaşabilirsiniz.

#yurtdışınagidenöğrenciler #rehberlik #yurtdışındakariyer #akademikbaşarı #kültürşoku #aidiyetduygusu #yalnızlık #psikolojikvesosyaluyum #psikiyatrist #psikoterapist #Doç.Dr.M.SılaYazar
Dilimizde fedakarlığın en yaygın kullanılan i Dilimizde fedakarlığın en yaygın kullanılan ifadelerinden biri olan “saçını süpürge etmek” deyimi, sadece bu amaçla kullanılmasa da, en sıklıkla anne sevgisini ve özverisini anlatmak için kullanılır.
Annelik anne-çocuk ilişkisindeki psikolojik anlamı açısından incelersek, bu ifade ilk bakışta, annenin çocuğu için her türlü zorluğa katlanmasını yücelten bir sevgiyi ifade eder gibi görünse de, gerçek yaşamda bu romantik çağrışımın çok ötesinde patolojik anlamlar taşıyabilir.

Patolojik Ebeveyn Tutumu Olarak “Saçını Süpürge Etmek”

Anne açısından incelediğimizde, “Saçını süpürge eden” annelik tarzı, annenin kendini gerçekleştiremediği veya gerçekleştirmekten kaçındığı bir durumu ifade ediyor olabilir. Bu durumda, kadın için çeşitli nedenlerle iş, sosyal hayat, romantik hayatta üretken ve doyumlu bir şekilde kendini gerçekleştirmek mümkün olmamış, bu ihtiyaç tamamen “annelik” alanına ipotek edilmiştir. Kendini sadece aile içi rollerini, özellikle de “anneliği” gerçekleştirirken değerli hissetmek, kadını saçını süpürge ettikçe kendinin değerli, hayatının yaşanmış / gerçekleşmiş olacağına inandığı bir sarmalda tutar.

* Yazının tamamı için Psiko-deyim blog linkini bio'da bulabilirsiniz.

#SaçınıSüpürgeEtmek #AnneÇocukİlişkisi #EbeveynTutumu #Ruhsalİyilik #Psikiyatri #Psikoterapi #Psikiyatrist #Doç.Dr.M.SılaYazar
Bugün Dünya Barış Günü. 
Bu çok anlamlı günde  kızımın Münih Teknik Üniversitesi 'nden dönem arkadaşı Khalid'in bir eserini paylasmak istedim. 
Khalid Filistinli. Bu eseri okulun bir projesinde yer almak üzere yapmış.
Eseri bir zemine yerleştirilmiş boş mermi kovanlarından oluşuyor. 
Her bir mermi kovanına Gazze'de öldürülen bir çocuğun adını ve doğum ve ölüm tarihini yazmış. Herhangi bir kovanı çekiyorsunuz ve Gazze'de katledilen bir çocuğun adıyla karşılaşıyorsunuz. 
Ben 9 yaşında öldürülen Faryal Mohammed'in anısıyla karşılaştım...
Yüreğine sağlık Khalid. İnsanlarının acısını anlatan bu eserle mücadelede yer aldığın için. 
Mezuniyet törenine de halkını temsil eden bir sembolle, Filistin puşisi ile katıldı.
Diliyorum ki ülkesindeki işgal ve katliam biter. 
Filistin'e adil bir barış gelir. 
Khalid bu acıyı anlatan eserler yerine, çok  donanımlı bir mimar olarak ülkesinin acılarını sarıp yeniden hayatını inşa eden eserler yaratır.
Barışın umudu ve hayali olmasa nasıl dayanılır, nasıl dayanırız. 
☮️🙏🏻✌️
Dünyanın her yerinde kibir, açgözlülük, despotluk, kin,  öfke ve daha nice yıkıcı duygusunun esiri olmuş insanların yarattığı zulüm ve adaletsizlik  acı girdaplarıyla insanların hayatlarını yutuyor. 
Bu girdaba rağmen  barışa ve adalete inanan,  barış ve adalet  için mücadele etmekten ve dayanışmadan vazgeçmeyen insanların yarattığı umut  sayesinde ruhsal iyiliğimizi koruyabiliyoruz. 
Dünya Barış Günü'nde ülkemizde ve dünyada barışın, adaletin hakim olduğu bir ortamda ruhsal refahın arttığı bir hayat dilerim🙏🏻
Ne güzel söylemiş bilge komutan: "Yurtta barış, dünyada barış"
Anneleri Suçlamanın Psikolojik Tarihi Psikoloji Anneleri Suçlamanın Psikolojik Tarihi

Psikoloji kuramlarının çoğunun, çocuğun ruhsal gelişiminde diğer bütün faktörleri göz ardı ederek, annenin ruhsal yapısı ve annelik tutumları üzerinden  basit bir neden-sonuç ilişkisi içinde anneyi günah keçisi ilan eden hakkaniyetsiz bir yaklaşımı mı var? 

Psikoloji kuramlarının anne çocuk ilişkisini, annenin çocuğun ruhsal gelişimindeki rolünü, kadının insani deneyimini de hesaba katan, daha gerçekçi, daha adil ve geniş bir açıdan bakarak güncellenmesine ihtiyaç olabilir mi? 
Bu zihin açıcı sorular, benim de aklımda sık sık dönüp dolaşırken; bir evlilik ve aile terapisti olan Rachel Haack’ın tümüyle değilse bile bir çok açıdan hemfikir olduğum şu ezber bozan sorusuyla karşılaştım: Neden psikoloji her şey için anneleri suçlar?

Şu ifadelerle devam ediyor Haack sosyal medya paylaşımında; "Anneleri suçlama olgusu, psikolojide uzun ve sorunlu bir geçmişe sahip ve bu durum TikTok ile başlamadı. Yüzyıllar boyunca anneler, çocuklarının karakteri, ahlakı ve ruh sağlığından sorumlu tutuldu.”
Her ne kadar bu yaklaşım ve saptamaların, anne-çocuk ilişkisinin insanın ruhsal gelişimindeki belirleyici rolünü tamamen ihmal eden bakış açısıyla bazı eksiklikleri olsa da, psikolojide “anneliğe”  yaklaşımda ezberbozan tespitleri ile de dikkat değer.
Çünkü bir çok psikoloji kuramında, çocuğun  ruhsal gelişiminde annenin ve anne tutumlarının oynadığı rol, cinsiyet ayrımcılığının az ya da çok belirleyici olduğu karmaşık aile yapıları ve toplumsal sistemler içinde var olmaya ve “annelik etmeye “ çalışan kadının insani deneyimini tamamen göz ardı ederek oluşturulmuş. 

Kadının annelik ederken, kendi ruhsal bütünlüğünü koruma ve kendini gerçekleştirme gibi temel insani ihtiyaçları açısından ne durumda olduğu dikkate alınmıyor. İçinde olduğu aile sistemi ve toplum yapılarından nasıl etkilendiği neredeyse hiç hesaba katılmıyor bu kuramlarda...

* Yazının tamamı için link bio'da

* @rachelhaack https://www.instagram.com/p/DNQ85QgB8rH/

#AnneleriSuçlamanınPsikolojikTarihi #AnneÇocukİlişkisi #AtaerkilBakışAçısı #PsikanalitikKuramı #Psikanaliz #Psikoterapi #Psikiyatri #RachelHaack #Psikiyatrist #Doç.Dr.M.SılaYazar
Instagram gönderisi 18102635437587802 Instagram gönderisi 18102635437587802
Gündelik hayatta “elini eteğini çekmek” dey Gündelik hayatta “elini eteğini çekmek” deyimini kullanırız ve kimi zaman bu durumu yaşarız. Bu ifade, genellikle bizim için zorlayıcı olan bir durumdan tamamen vazgeçmeyi, kendini geri çekmeyi ve mücadeleyi bırakmayı ifade eder. Peki, bu deyim psikolojik açıdan ne anlama geliyor olabilir? Elini eteğini çekmek öğrenilmiş çaresizlik döngüsünü ifade ediyor olabilir mi?

Öğrenilmiş çaresizlik, kişinin kendisi için zorlayıcı veya yıkıcı bir durum karşısında o durumu değiştirmek için gösterdiği çabaların tamamen sonuçsuz kalması nedeniyle durumu değiştirmek için mücadele etmekten vazgeçmesini ifade eder. Öğrenilmiş çaresizlikte kişi, kendisi için zorlayıcı durum devam etmesine rağmen mücadeleyi bırakmıştır. Zihin, çözüm bulmaya, durumu değiştirmeye yönelik davranışlarının sonuç vermeyeceğini öğrenmiş, oluşan bu inancın doğurduğu çaresizlik duygusuyla zorlayıcı durumu değiştirecek şeklide davranmaktan vazgeçmiştir.

Öğrenilmiş çaresizlik değişebilir. Bunun ilk adımı, her ruhsal zorlanma durumunda olduğu gibi “farkındalık”tır. Yaşadığımız durumun ruhsal olarak iyiliğimizi bozduğunu, bizi duygusal olarak zorladığını, hayatımızın kalitesini düşürdüğünü, ulaşabileceğimiz hedeflerden geri kalmamıza yol açtığını fark etmek, tespit etmek, ve tam burada bir durup kendimize dışardan bir gözlemci gibi bakmak farkındalığı sağlar. Kendimizin karşısına geçip, “bana ne oluyor”, “ben ne yaşıyorum?” sorularıyla kendimizle ilişki kurmak, otomatik bir düzende sürüp giden öğrenilmiş çaresizlik tutumunu dışardan bir göz gibi kendimize göstermemizi sağlayabilir.

*Yazının tamamına https://silayazarpsikiyatripsikoterapi.com/elini-etegini-cekme-tutumu-ogrenilmis-caresizligin-disavurumu-mu/ linkinden ulaşabilirsiniz. Blog linki bio'da yer alıyor.

#EliniEteğiniÇekme #Vazgeçme #Ruhsalİyilik #Farkındalık #Psikoterapi #Psikoterapist #Psikiyatri #Psikiyatrist #Doç.Dr.SılaYazar
Amerikan Psikoloji Birliği’nin “Psychology of Amerikan Psikoloji Birliği’nin “Psychology of Men & Masculinities (Erkek ve erkeklik psikolojisi)” adlı çevrim içi akademik platformunda yayınlanan bir çalışmada yer alan bir kavram, son günlerde gündemde.
Bu kavram “Erkek dadılığı (mankeeping)”.
Bu kavramı, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin kadın ve erkeğin ruhsal iyiliğine ve yaşam kalitesine olan etkilerini bilimsel bir yaklaşımla ortaya koyması bakımından çok değerli buldum ve sizlerle paylaşmak istedim.
Erkek dadılığı kavramı, pek çok erkeğin sosyal destek sisteminin romantik ilişkiler üzerine kurulu olduğu tespitini yapıyor. Yani erkeklerin, kadınlara kıyasla romantik bağları dışında daha az düzenli olarak duygusal paylaşımlar yaptığı ve yakın ilişkiler kurduğunu belirtiyor. Bu alandaki çalışmalar, erkeklerin sosyal ağlarındaki bu eksikliklerinin, kadınların erkekler adına ve erkekler için bu işi üstlendiğini, bunun kadının aleyhine orantısız bir şekilde çaba göstermelerine yol açtığı ve böylece kadının erkeğin sosyal yakınlık eksikliğini üstlenerek nasıl bir duygusal emek harcadığının ve bunun maliyetlerinin henüz yeterince ortaya konmamış olduğunu vurguluyor.
Makale erkek dadılığı (mankeeping) kavramı ile , erkeklerin sosyal ağlarındaki eksiklikleri telafi eden bir tepki olarak ortaya koydukları, romantik ilişkide olduğu kadınlarla yakın bağlar kurması ve bu şeklide oluşan bağımlılığı, kadının ilişkide verdiği eşit (karşılıklı) olmayan bir emek olarak adlandırıyor, ortaya koyuyor. Erkek dadılığı kadınların, erkeklerin sosyal ağlarındaki eksiklerini telafi etmek ve bu nedenle erkeklerin (mesela aileleri ile olan) izolasyonunun erkekler üzerindeki yükünü azaltmak için üstlendiği emeği ifade ediyor.

* Yazının tamamına https://silayazarpsikiyatripsikoterapi.com/erkek-dadiligi-nedir-ruhsal-iyilik-acisindan-nasil-bir-onemi-vardir/ linkinden ulaşabilirsiniz. Blog linki bio'da yer alıyor.

#ErkekDadılığı #Mankeeping #DuygusalDestek #Ruhsalİyilik #Psikiyatri #Psikoterapi #Psikiyatrist #Doç.Dr.SılaYazar
Instagram'da takip et

Bize Ulaşın

Telefon / Whatsapp

 +90 (541) 334 3484

Email

info@silayazarpsikiyatripsikoterapi.com

Adres

Harbiye Mah. Valikonağı Cad.
Marmara Apt. No:16 Kat:1 D:2
34367 Nişantaşı – Şişli / İstanbul

Google Haritalarda açın.

Saatler
Pazartesi–Cuma: 9:00–18:00

Yeni Eklenenler

  • Travmanın gölgesi

    Travmanın gölgesi: Çocuklukta yaşanan cinsel istismar

    Çocuklukta yaşanan cinsel istismar, tıpkı çocuk...
  • evden çalışan kadınlar

    Evden çalışan kadınların yaşadığı psikolojik güçlükler

    Artan kadın iş gücü, kadınların hayatında iş ve...
  • kadın cerrahlar

    Kadın cerrahlar

    Merhabalar,Türk Plastik Rekonstrüktif ve Esteti...
  • Şizofreni nedir?

    Şizofreni ve diğer psikotik bozukluklar nelerdir?

    Şizofreni nedir? Şizofreni, biliş, duygu, algı,...
  • Dünya Ruh Sağlığı Günü

    Bugün 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü.

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu yıl Dünya Ruh Sağl...

En Çok Okunanlar

DOÇ. DR. M. SILA YAZAR

Psikiyatrist Psikoterapist

İLETİŞİM

 +90 (544) 464 15 17

Email: info@silayazarpsikiyatripsikoterapi.com

Harbiye Mah. Valikonağı Cad.
Marmara Apt. No:16 Kat:1 D:2
34367 Nişantaşı – Şişli / İstanbul

 Google Haritalarda Açın

  • GET SOCIAL

Doç. Dr. M. Sıla Yazar 2025 © Tüm hakları saklıdır.
Tasarım Uygulama SyberiumTechs

YUKARI