Kadından: Ebeveyn olarak, anneliğini hayatının içine yerleştirmesi değil, hayatını anneliğin içine yerleştirmesi bekleniyor. Yoksa kötü anne olarak etiketlenme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Erkeklerden çok daha fazla. Eş olarak eşinin duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını duyması, görmesi, gözetmesi, desteklemesi, gerekiyorsa kendi duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını görmezden gelmesi bekleniyor. Yoksa kötü eş olarak etiketlenme riskiyle karşı karşıya kalıyor.
Psikoterapist Nicole Le Pera, evlilikle ilgili şu tespitlerde bulunuyor: “Evlilikte verilen söz, her zaman mutlu olacağınıza dair verilen bir söz değildir, evlilikte verilen söz bir kişiyle bir çok kez kopup bağlanarak güven oluşturmanın sözüdür” . Şöyle devam ediyor LePera; “Evlilik, aslında kişisel gelişimde bir ustalık sınıfıdır. Oysa bir çoğumuz evliliğin bir peri masalı olacağına, bizi
Hepimizin bazen bazı şeyleri “kafasına taktığı” ve düşüncelerinin yoğunluğuyla bunaldığı zamanlar olabilir. Ancak bazen bu durum, geçici ve sıradan şekilde bir konuyla fazla meşgul olma halinin ötesine geçip, gündelik hayatı ciddi şekilde etkileyen bir kısır döngüye dönüşebilir. Psikiyatride “ruminasyon” olarak adlandırdığımız bu durum, Latince’de geviş getirmek anlamına gelen “ruminare” kelimesinden gelir. İngilizce bir deyim olan
Tarih boyunca liderlerin güç kullanımı ve bunun insanların hayatlarına etkileri üzerine yazılan ve söylenenlerin haddi hesabı yok. Ama bu konunun belki de en önemli yönlerinden biri olan psikolojik yönünün hak ettiği ilgiyi gördüğü söylenemez. Son zamanlarda Musk ile Altman’ın güncel ve popüler seyirlik kapışmalarını izlemek, bende birçok çağrışım yarattı. Güç araçları, liderlerin güvensizlik ve mutsuzluk
Toplumsal travmalar, sadece doğrudan etkilenen bireyleri değil, tüm toplumu derinden sarsan olaylardır. 2024 yılının Ocak ayında Bolu Kartalkaya’da yaşanan ve 78 canımızı kaybettiğimiz yangın faciası, bu travmaların en acı ve en yakın örneklerinden biri. Ancak olayın kendisi sarsıcı bir facia iken, bu olaydan doğan #baskacanimizyok hareketi bir sivil toplumsal dayanışma hareketi olarak umut ve dayanışma
Sigara bağımlılığı, her yıl dünya genelinde sekiz milyondan fazla insanın hayatını kaybetmesine yol açan önemli bir halk sağlığı sorunudur. Sigara Bağımlılığının devam etmesinde ve sigarayı bırakma için yeterli motivasyon ve kararlılık gösterilememesinin bir çok nedeni vardır, sigara alışkanlığının nasıl algılandığı bunların başında gelen önemli bir faktördür. Sigara içmenin nasıl algılandığına dair düşünce kalıpları, sigara alışkanlığının
Bu kişiler kimi zaman çevresi ve hatta kimi zaman da sağlık profesyonelleri tarafından “her şey kafanın içinde”, “bu şikayetleri kendin üretiyorsun”, “hastalık hastasısın” gibi yargılayıcı değerlendirmelere maruz kalabilirler. Doktorlar kanıtlanan fiziksel hastalıklara gösterdikleri özeni ve saygıyı bu kişilere yeterince göstermeyebilirler. Oysa bu durum da bir ruhsal sağlık sorunudur ve kişinin en kısa sürede ilgili tıp
Modern yaşamın yoğun ve karmaşık ritmi içinde sıkça unuttuğumuz bir gerçek var: Kendimize odaklanmak, kendimizi dinlemek ve duymak, ihtiyaçlarımız, sıkıntılarımız, beklentilerimiz ve bütün duyduklarımızı öncelik sıralamamızda en üste koyup kendimize zaman ayırmak. Bu bir lüks değil, ruhsal iyiliğimiz ve sağlığımız için temel bir ihtiyaçtır. Günümüzde sosyal medya ile sürekli bağlantıda olma baskısı, iş hayatının bitmeyen
Yeni bir yılı karşılıyoruz. “Yeni bir yıl başlıyor” ve “hayatımdan bir yılı daha geride bırakıyorum” gibi düşünceler, zihinsel olarak bir “geçiş” etkisi yaratır. Geçiş etkisiyle yaşam seyrimizde bir yıllık bir zaman dilimini geride bıraktığımıza dair farkındalık, geçen zamanda neler yaptığımız, neler yapamadığımız, gelecekten neler beklediğimiz, geride bıraktıklarımız, yaşadığımız olayların, kurduğumuz veya devam eden ilişkilerin bizi ruhsal olarak nasıl etkilediği gibi geçen zamana ait birçok değerlendirmeler yapmamıza yol açabilir. Bu durum, hayatımızın sınırlı bir süre içinde gerçekleştiğini hatırlatan zaman algımıza dair düşüncelerle de birleşerek kaygı, pişmanlık, umut, heyecan, yetersizlik, hayal kırıklığı, utanç, sıkışmışlık gibi çok çeşitli duyguları harekete geçirerek yeni yılı karmaşık duygular içinde karşılamamıza yol açabilir.
Bir sosyal bilimci olarak Noah Hariri sadece toplumların değil bireylerin ruhsal iyiligi için de önem taşıyan bir konunun altını çiziyor bu videosunda. Sıkıntı duygusuna tahammülsüzlük, bir sonraki heyecanı arama veya sıkıntı duygusunun ancak heyecan veren bir seyle değişebileceğine inanan bir düşünce tarzı ruhsal iyiliğimizi olumsuz etkileyen bir düşünce tarzıdır. Bu ruhsal iyiliğimizde ne açıdan önem