Stanford Üniversitesi tarafından, yapay zekanın ruh sağlığı alanında kullanılmasının tehlikelerine dikkat çeken bir araştırma yayınlandı. Son zamanlarda klinik pratiğimde giderek artan sayıda danışanımın ruhsal sorunlar, romantik ilişkiler, iş sorunları, insan ilişkileri gibi konularda yaşadıkları olumsuz olayların yarattığı ruhsal zorlanma ve çözüm yollarıyla ilgili yapay zekaya “danıştıklarına”, yapay zekadan psikolojik yardım almaya yöneldiklerine tanık oluyorum. Özellikle
Çocuklar sıklıkla, çocuk gibi davranan yetişkinler tarafından, çocuk gibi davrandıkları için cezalandırılırlar. Büyümek için hala ne kadar yolumuz olduğunu bize gösteren hiçbir şey, ebeveynlik kadar etkili değildir. Çocuklardan duygusal denetim bekleriz — ama biz bağırır, utandırır ve kapıları çarparız. Olgunluk talep ederiz — ama biz tepki gösteririz. İşbirliği isteriz — ama bağ kurmaya fırsat vermeden
Çocukların ekranda çok fazla zaman geçirmesi günümüzde ailelerin başa çıkmakta en çok zorlandığı sorunlarından biri. Dijital çağda ebeveynlik yaparken en başta gelen zorluklardan biri çocukların ekran kullanmasını düzenlemektir tespiti hiç de yanlış olmaz. Bu konuda kendi klinik pratiğimdeki bakış açımı ve terapötik yaklaşımımı destekleyen çok önemli bir bilimsel çalışma makalesiyle karşılaşmak beni çok heyecanlandırdı, yüreklendirdi
“Yapay zekadaki hızlı gelişmelere baktığımda, şu anda bilinçli yeni bir tür yaratma sürecinde olduğumuza dair kişisel bir inanca vardım.” Steven C. Hayes, PhD Günümüzde Bilişsel Davranışçı Psikoterapilerin en önemli ve etkili dallarından biri olan “Kabul Kararlılık Terapileri” nin dünyadaki öncü isimlerinde olan Steven Hayes’in yapay zeka ile ilgili bu değerlendirmesi bana çok etkileyici geldi. Bir
Şizofreni, halen toplumda en çok yanlış anlaşılan ve damgalanan ruhsal hastalıklardan biridir. 24 Mayıs Dünya Şizofreni Farkındalık Günü bize bu hastalıkla mücadele eden bireylerin seslerine kulak vermek, onları yanlış bilgilere dayalı klişe inançlarla yargılamadan anlamanın önemini vurgulamak için bir fırsat sunuyor. Şizofreni, bireyin duygu, düşünce ve algısını, davranışlarını ve bilişsel işlevlerini etkileyen bir beyin hastalığıdır.
“Psikoterapi sohbet etmek değildir. Konuşma yeteneğimizi kullanarak bilimsel yöntemlerle kendi zihni üzerinde çalışmaktır.” Psikiyatride ruh sağlığımız ve ruhsal iyiliğimizi sağlamak icin kullanılan ilac tedavileri ve psikoterapiler başta olmak üzere bir çok tedavi imkanı mevcuttur. Bu tedavi yöntemlerinden biri olan psikoterapiler hakkında daha az şey bilinen, kimi zaman da yanlış tanınan yöntemlerdir. Psikoterapi kelimeleri ve ifadeleri
Gelin bu defa anneler gününü kutlama tarzımızı biraz değiştirip, annelikle ilgili bildik ezberleri ve mitleri tekrar ederek ve alışveriş yaparak değil, anneler gününü gerçekçi değerlendirmelerle anneleri ve anneliği anlamaya çalışarak kutlayalım. Annelik bir kadının hayatına derin ve zengin duygusal ödüller ve kazanımlar getiren bir deneyim. Anne olmak kadının hayatına aynı zamanda hem bedensel hem de
Dünya Sağlık Örgütü, ruh sağlığını şekillendiren faktörlerin sadece zihinde olup bitenlerden ibaret olmadığını belirtiyor. DSÖ’nün tespiti sosyal, ekonomik ve politik unsurların ruhsal iyilik ve ruh sağlığını şekillendirdiği gerçeğine işaret ediyor. DSÖ’nün işaret ettiği bu yaklaşıma göre, gerek psikiyatrik bozuklukları (özellikle de stresle ve travmayla ilişkili psikiyatrik bozuklukları); gerekse psikiyatrik bir bozukluk olmasa da kişinin ruhsal
Geçtiğimiz günlerde genç bir kadının ölümüyle sonuçlanan üzücü olay bilimsel kanıta dayalı psikoterapiler dışında, “terapi” adı altında yapılan uygulamaların ne kadar tehlikeli ve sakıncalı olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Henüz olayın tam içeriği aydınlanmış olmasa da, basına yansıyan bilgilerden oluşan izlenim, bu kişinin yaşı, eğitim durumu gibi yeterliliğini gösteren özelliklerine rağmen “kaybolma” durumunun,
Kadından: Ebeveyn olarak, anneliğini hayatının içine yerleştirmesi değil, hayatını anneliğin içine yerleştirmesi bekleniyor. Yoksa kötü anne olarak etiketlenme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Erkeklerden çok daha fazla. Eş olarak eşinin duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını duyması, görmesi, gözetmesi, desteklemesi, gerekiyorsa kendi duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını görmezden gelmesi bekleniyor. Yoksa kötü eş olarak etiketlenme riskiyle karşı karşıya kalıyor.









