Oxford Sözlüğü ve “Brain Rot” Olgusu: Günümüz Dijital Kültürünün İlginç Bir Yansıması Oxford Sözlüğü’ nün 2024 yılının kelimesi olarak “brain rot” (beyin çürümesi) terimini seçmesi, çağdaş dijital kültürün sosyal ve psikolojik dinamiklerine dair çarpıcı bir tespit. Bu seçim, teknoloji çağında zihinsel tükenme ve dijital yorgunluk hakkında önemli bir sosyolojik gösterge niteliği taşımakta. “Brain rot” terimi,
Kış aylarında fiziksel ve ruhsal iyilik: Kışın gelişini bedenimizi ve ruhumuzu dinleyen, kendimize özenli, değişime açık ve esnek karşılamak. Artık kış mevsimin iyice hissettiğimiz bir dönemdeyiz. Doğanın dönüşüm dönemleri sadece çevremizdeki peyzajı değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda iç dünyamızı da etkiliyor. Mevsim değişikliği, çoğu zaman insanda fizyolojik ve psikolojik etkilere neden olur. Kış ayları, bu değişimlerin
İçinde yaşadığımız, teknolojinin hayatımızın her alanına dahil olduğu dijital çağda, ruh sağlığı hizmetleri de dijital dönüşüme ayak uyduruyor. Çevrim-içi (online) terapi, geleneksel yüz yüze terapinin sunduğu imkanları dijital platforma taşıyarak, psikoterapiyi daha fazla erişilebilir hale getiren ve her geçen gün yaygınlaşan kullanışlı bir alternatif haline geldi. Çevrim-içi (online terapi), terapi seanslarının terapist ve danışanın fiziksel
Özerklik (otonomi), kişinin kendi hayatını kontrol ettiği, kişinin kendi öz varlığının ihtiyaçları ve isteklerini yansıtan seçimler yaptığı, başka birinin, bir grubun veya içinde yaşadığı toplumsal yapının kişinin hayatını kontrol etmediği, hatta kendi zihninin otopilotuyla davranmadığı, sonuçta ruhsal olarak özgür ve bağımsız olduğu durumu ifade eder. Özerklikten söz edildiğinde, birçok kuramcıyı anmak gerekir. Ama özellikle Erich
Mikrobiyota, vücudumuzda yaşayan mikroorganizmaların (bakteri, virüs, mantar vb.) tümüne verilen isimdir. Bu mikroorganizmalar, özellikle bağırsaklarımızda yoğun bir şekilde bulunur ve sayıları vücudumuzdaki hücre sayısından bile fazladır. Uzun yıllar boyunca bu mikroorganizmaların sadece sindirim sistemimizde rol oynadığı düşünülüyordu. Ancak son yıllarda , mikrobiyotanın bedenin genel metabolik süreçlerine etkisi üzerinden zihinsel işlevler üzerinde de etkili olduğu yönünde
Psikiyatride Yapay Zeka ve Makine Öğreniminin Dönüştürücü Gücü: Tanıdan Tedaviye Yeni Bir Çağ Öyle görünüyor ki Dijital çağ hayatın bir çok alanında olduğu gibi, psikiyatri alanında da yakın gelecekte önemli değişimlere yol açacak. Yapay zeka ve makine öğrenimi gibi yeni teknolojilerinin katkısı, psikiyatri alanında ruh sağlığı sorunlarının erken teşhisinden kişiselleştirilmiş tedavi planlarına kadar geniş bir
Psikiyatrik sorunlarda erken müdahale ve önleyici müdahaleler bireylerin ruh sağlığını koruma ve erken ve uzun dönemde iyileşme sağlama açısından kritik bir rol oynar. Henüz psikopatoloji yerleşmeden yapılan erken müdahale, ruhsal bozuklukların erken evrelerinde yapılan teşhis ve tedavi sürecini içerir. Bu yaklaşım, ruhsal sorunun kronik hale gelmeden önce kontrol altına alınmasını sağlar, bireylerin yaşam kalitesini artırır
Çocuk cinayetleri tıpkı kadın cinayetleri gibi tekrar eden bir kalıp (patern) halinde yaşanıyor. Katledilenler değişse de, katliam tarzı benzer ortak özellikler taşıyor. Adeta tek katili olmayan seri cinayetler bunlar. Ancak bu seri cinayetler, münferit bir caninin kişisel kötülüğü ile yaptıklarından ibaret değil. Öyle görünüyor ki toplumumuzda, bu birbirine benzer ortak özellikler taşıyan seri cinayetleri üreten
Bilişsel esneklik, bireyin alternatif yolların ve seçeneklerin farkında olması, yeni durumlara uyum sağlamada esnek olabilmesi ve esnek olabildiği durumlarda öz-yeterlilik (self-efficacy) hissetmesi olarak tanımlanmaktadır . Bilişsel esneklik, bir düşünceden diğerine geçme becerisidir. Dolayısıyla bilişsel esneklik özelliğine sahip olan bireyler değişime açık, sabit fikirli olmayan, çoğulcu bir yaklaşım sergilerler. Kendileri ve başkaları için katı ve mutlak
“Önyargıları değiştirmek atomu parçalamaktan zordur”. Albert Einstein’ a atfedilen ve evrenin yapıtaşı atomun parçalanması ve yeniden yapılanması süreciyle ilgili gerçeği vurgulayan bu ifade, psikoterapinin temel hedeflerinden biri olan zihinsel yeniden yapılandırma ve değişimle ilgili temel bir gerçekle de benzeşiyor. Evrende değişimin ana ilkeleri ortak olsa gerek…