Günlük hayatta kullandığımız bazı ifadeler, ruhsal olarak bizi zorlayan ve hayat kalitemizi bozan, küçük bir detay gibi görünse de yarattığı gerginlik etkisi büyük işlevsiz düşünce tarzlarının göstergesi olabilirler. Örneğin “Haksızlığa gelemiyorum” ifadesi gibi. “Haksızlığa gelememek” kimi insanlar için hem kendileri hem de verdikleri tepkiler nedeniyle çevresindekiler için belirgin zorluklar yaratan bir özellik olabilir. Bu ifadenin
Dünya Sağlık Örgütü, ruh sağlığını şekillendiren faktörlerin sadece zihinde olup bitenlerden ibaret olmadığını belirtiyor. DSÖ’nün tespiti sosyal, ekonomik ve politik unsurların ruhsal iyilik ve ruh sağlığını şekillendirdiği gerçeğine işaret ediyor. DSÖ’nün işaret ettiği bu yaklaşıma göre, gerek psikiyatrik bozuklukları (özellikle de stresle ve travmayla ilişkili psikiyatrik bozuklukları); gerekse psikiyatrik bir bozukluk olmasa da kişinin ruhsal
Geçtiğimiz günlerde genç bir kadının ölümüyle sonuçlanan üzücü olay bilimsel kanıta dayalı psikoterapiler dışında, “terapi” adı altında yapılan uygulamaların ne kadar tehlikeli ve sakıncalı olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Henüz olayın tam içeriği aydınlanmış olmasa da, basına yansıyan bilgilerden oluşan izlenim, bu kişinin yaşı, eğitim durumu gibi yeterliliğini gösteren özelliklerine rağmen “kaybolma” durumunun,
Kadından: Ebeveyn olarak, anneliğini hayatının içine yerleştirmesi değil, hayatını anneliğin içine yerleştirmesi bekleniyor. Yoksa kötü anne olarak etiketlenme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Erkeklerden çok daha fazla. Eş olarak eşinin duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını duyması, görmesi, gözetmesi, desteklemesi, gerekiyorsa kendi duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını görmezden gelmesi bekleniyor. Yoksa kötü eş olarak etiketlenme riskiyle karşı karşıya kalıyor.
Psikoterapist Nicole Le Pera, evlilikle ilgili şu tespitlerde bulunuyor: “Evlilikte verilen söz, her zaman mutlu olacağınıza dair verilen bir söz değildir, evlilikte verilen söz bir kişiyle bir çok kez kopup bağlanarak güven oluşturmanın sözüdür” . Şöyle devam ediyor LePera; “Evlilik, aslında kişisel gelişimde bir ustalık sınıfıdır. Oysa bir çoğumuz evliliğin bir peri masalı olacağına, bizi
Sosyal Kaygı Bozukluğu veya diğer adıyla Sosyal Fobi, kişinin sosyal temas durumlarında başkaları tarafından inceleneceği, yargılanacağı, utanç verici veya aşağılayıcı bir durumda kalacağından korku duymasını ifade eder. Sosyal Kaygı Bozukluğu olan bireyler, sosyal buluşmalar, toplantılar, yemekli toplantılar gibi ortamlara katılmaktan korku ve utanç duyarlar. Bir gaf yapacakları, yemek yerken uygunsuz bir davranış gösterecekleri, yapacakları bir
Hepimizin bazen bazı şeyleri “kafasına taktığı” ve düşüncelerinin yoğunluğuyla bunaldığı zamanlar olabilir. Ancak bazen bu durum, geçici ve sıradan şekilde bir konuyla fazla meşgul olma halinin ötesine geçip, gündelik hayatı ciddi şekilde etkileyen bir kısır döngüye dönüşebilir. Psikiyatride “ruminasyon” olarak adlandırdığımız bu durum, Latince’de geviş getirmek anlamına gelen “ruminare” kelimesinden gelir. İngilizce bir deyim olan
Tarih boyunca liderlerin güç kullanımı ve bunun insanların hayatlarına etkileri üzerine yazılan ve söylenenlerin haddi hesabı yok. Ama bu konunun belki de en önemli yönlerinden biri olan psikolojik yönünün hak ettiği ilgiyi gördüğü söylenemez. Son zamanlarda Musk ile Altman’ın güncel ve popüler seyirlik kapışmalarını izlemek, bende birçok çağrışım yarattı. Güç araçları, liderlerin güvensizlik ve mutsuzluk
Toplumsal travmalar, sadece doğrudan etkilenen bireyleri değil, tüm toplumu derinden sarsan olaylardır. 2024 yılının Ocak ayında Bolu Kartalkaya’da yaşanan ve 78 canımızı kaybettiğimiz yangın faciası, bu travmaların en acı ve en yakın örneklerinden biri. Ancak olayın kendisi sarsıcı bir facia iken, bu olaydan doğan #baskacanimizyok hareketi bir sivil toplumsal dayanışma hareketi olarak umut ve dayanışma
Sigara bağımlılığı, her yıl dünya genelinde sekiz milyondan fazla insanın hayatını kaybetmesine yol açan önemli bir halk sağlığı sorunudur. Sigara Bağımlılığının devam etmesinde ve sigarayı bırakma için yeterli motivasyon ve kararlılık gösterilememesinin bir çok nedeni vardır, sigara alışkanlığının nasıl algılandığı bunların başında gelen önemli bir faktördür. Sigara içmenin nasıl algılandığına dair düşünce kalıpları, sigara alışkanlığının