Bir sosyal bilimci olarak Noah Hariri sadece toplumların değil bireylerin ruhsal iyiligi için de önem taşıyan bir konunun altını çiziyor bu videosunda.
Sıkıntı duygusuna tahammülsüzlük, bir sonraki heyecanı arama veya sıkıntı duygusunun ancak heyecan veren bir seyle değişebileceğine inanan bir düşünce tarzı ruhsal iyiliğimizi olumsuz etkileyen bir düşünce tarzıdır.
Bu ruhsal iyiliğimizde ne açıdan önem taşıyabilir?
Genel olarak duygusal bir zorlanma halinde, örneğin can sıkıntısı veya sıkılma hissi yaşadığımızda, bunun hemen değişip yerine keyif veya heyecan verici bir şey olmasını, böylece de keyif, heyecan gibi duyguları bize sağlamasını beklemek, duygusal olarak daha zorlayıcı bir durum doğurabilir. Hem sıkıntı duygusuna odaklanarak, değişmesi beklentisi içinde aslında sıkıntı duygusunu dikkatimizin odağına almakla ve heyecan, keyif gibi duyguların hemen şimdi oluşuvermesi beklentisi ile duygusal zorlanmamız daha da artmış olur. Bu durum günümüzün tüketim kültürü üzerine kurulu modern dünyasında, sıkıntıdan kurtulma haline derman olacağı iddia edilen dijital oyunlardan alışverişe, alkol, tütün ve kannabis kullanımından (veya başka uyuşturucular) türlü çeşit haz/keyif arayışı davranışlarına kadar bir çok “sıkıntıyla baş etme yolu” için kolaylaştırıcı ve yatkınlaştırıcı olabiliyor.
Sıkıntıdan kurtulma, bir sonraki heyecan/haz/keyif duygusunu aramaya girişme yerine, sıkıntı duygusuna gerçekçi bir anlam yüklemekten söz ediyor Hariri. Ben bu yaklaşımın kapsamını biraz daha genişleterek, yalnız sıkıntı duygusu için değil, duygusal zorlanmaya yol açan duygusal haller için dedahil ederek ele alacağım. Çünkü sıkıntıdan kurtulmaya çalışmak yerine, bu duyguyu kabul etmek ve içinde kalabilmek “duygu düzenleme becerileri” açısından kritik bir önem taşıyor. Duygu düzenleme becerileri de ruhsal zorlanmayı yönetebilmek, böylece duyguları dengeleyerek ruhsal iyiliği sağlayabilmek açısından kritik önem taşıyor. Sıkıntı duygusuna “sıkıntı” anlamı vererek odaklanmak ve buradan can havliyle çıkıp keyifli, heyecanlı bazen de huzurlu bir yere geçiverme beklentisi ruhsal açıdan bir kırılganlık aralığı yaratabiliyor. Bu aralıktan, geçmiş veya gelecekle ilgili olumsuz anıların, işlevsiz düşünce ve inanışların birbirine girdiği düşünce yumakları (ruminasyon/overthinking) şimdimize ve bu anımıza boca olup duygu durumumuzu kaplayabiliyorlar. Bu durum kaygı, depresif ruh hali başta olmak üzere çeşitli ruhsal patolojiler için yatkınlık yaratabilir. Dahası stresli yaşam olayları ve biyolojik faktörlerle de birleşerek psikopatolojilerin gelişiminde tetikleyici olabilir veya katkı sağlayabilir.
Gördüğümüz gibi bir ayrıntı gibi görünse de, hafife alınmaması gereken bir kilit unsur sıkıntıya tahammülsüzlük. Bu nedenle başta üçüncü dalga Bilişsel Davranışçı Psikoterapi (BDT) yaklaşımlarından biri olan Kabul Kararlılık Terapileri olmak üzere, BDT ‘de çok önemli ve başta gelen çalışmalardan biridir duygu düzenleme becerileri.
Hariri bu videosunda sıkıntı duygusuna tahammül edebilme becerilerine katkı sağlayacak bir bakış açısını sunuyor bize. Sıkıntı duygusunun gelip geçiciliğini anlamak ve bu duyguyla kalabilmek için, bütün canlı varlıkların döngülerle yaşamlarını sürdürdükleri gerçeğini hatırlatabiliriz kendimize. Bütün organik varlıklar için, varoluşlarının her unsurunda döngüsel bir akış söz konudur. Canlı hayatı döngülerle devam eden bir akış. Çevremize bu açıdan baktığımızda yalnızca canlıların değil, mevsimlerin, gece-gündüzün aslında çevremizdeki herşeyin döngüsel bir akışı olduğunu fark etmemiz hiç de zor değil. O halde demek ki sıkıntı da, heyecan da, mutluluk da, üzüntü de, öfke de, huzur da döngüler halinde seyreden bir süreç. Panik duygusunun yerini sükunet, sıkıntının yerini heyecanın aldığı bir döngü varlığımızın ve onun bir parçası olan duygularımızın doğası gereği kaçınılmaz. Çünkü insan zihni ve duyguları doğanın genel kurallarından ve ilkelerinden muaf değil.
O halde hep heyecan, mutluluk, huzur duyma beklentisi de gerçekçi değil. Duyguların da döngüler halinde gelip gideceği bilgisi ve beklentisi kendi duygularımızla gerçekçi bir ilişki oluşturmamızı sağlayarak olumsuz duygularımızı yönetebilir olmamıza böylece ruhsal iyiliğimize katkıda bulunacaktır.