Psikiyatride kullanılan tedavi yöntemleri nelerdir?
- Biyolojik Tedaviler
- İlaç tedavileri
- Diğer biyolojik Tedaviler:
- EKT (Elektrokonvulzif Terapi),
- TMS (Transkraniyal Manyetik Stimulasyon) ,
- VNS (Vagus Sinir Stimulasyonu),
- DBS (Derin Beyin Stimulasyonu)
- Psikoterapi ve Psikososyal müdahaleler
Psikiyatride İlaç Tedavileri
Psikiyatride ilaç tedavisi nasıl planlanır?
Psikiyatrik ilaç tedavileri, tıpta hipertansiyon veya diabet gibi hastalıkları tedavi etmek için kullanılan ilaç tedavileriyle benzer bir yöntemle planlanır ve uygulanır.
Psikiyatrist bir tıp doktoru olarak, psikolojik muayene, gereken fiziksel ve psikolojik laboratuvar testleri, radyolojik tetkikler gibi genel bir değerlendirme yapar. Bu değerlendirmenin sonucunda, uluslararası tanı rehberlerinde belirtilen tanı koyma kriterleri doğrultusunda tanı koyar.
Bu tanı temelinde, kişinin ihtiyaçları ve tıbbi durumuna göre, adeta kişiye uygun tedaviyi bir terzi gibi kişisel olarak biçimlendirerek, tedavi planlamasını yapar . Bu planlama kapsamında uygun ilacı veya ilaçları reçete eder.
İlaç tedavisi boyunca da, belirli aralıklarla yapılan kontrol muayenelerinde, ilaç tedavisine cevabı değerlendirmek için kullanılan tanı kriterlerine göre durum değerlendirmesi yaparak, tıbbi takibi sürdürür. Gerektiğinde doz düzenlemesi yapar, tedavinin sürmesi veya kesilmesi, ek ilaçlara ihtiyaç olup olmadığı gibi kararları bu takip ve değerlendirme sürecinde alır.
Psikiyatride kullanılan ilaçlar nelerdir?
Psikiyatride kullanılan ilaçlar başlıca şu ilaç gruplarını içerir:
Antidepresanlar: Depresyon Tedavi edici ilaçlar
Anksiyolitikler: Endişe /Anksiyete tedavisinde kullanılan ilaçlar
Hipnotikler: Uyku bozukluklarının tedavisinde kullanılan ilaçlar
Duygudurum Düzenleyiciler: Bipolar Bozukluk gibi mani ve depresyon ataklarıyla seyreden duygudurum bozukluklarının tedavisinde kullanılan ilaçlar
Antipsikotikler: Şizofreni ve diğer psikotik bozukluklar, Bipolar Bozukluk gibi psikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar
Psikostimulanlar: ADHD / Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu tedavisinde kullanılan ilaçlar
Depresyon Tedavisinde Kullanılan İlaçlar
Depresyon tedavi edici ilaçların özellikleri nelerdir?
Antidepresanlar depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlardır. Depresyon yanı sıra, anksiyete bozuklukları, uyku bozuklukları, bazı tip ağrı bozuklukları gibi çeşitli ruhsal sorunların tedavisinde de kullanılırlar.
Antidepresanların etkinliğinin başlaması için 3-4 haftaya ihtiyaç vardır. Doz artırmaya veya ilaç değiştirmeye karar vermeden önce, ilacın etkisinin ortaya çıkması için gereken süre beklenmelidir. Genellikle en az 6 altı ay süreyle kullanılmaları uygundur, ancak tedavi süresi değişkendir ve doktorun önerileri doğrultusunda tedavi süresi planlanmalıdır.
Depresyon ilaçları bağımlılık yapar mı?
Depresyon ilaçları bağımlılık yapmaz. Ancak unutulmamalıdır depresyon ilaçları kökten tedavi edici değildir, depresyonun yarattığı şikayetleri ve semptomları azaltır ve giderirler. Ancak yeterli süre kullanıldıklarında, semptomlarda büyük ölçüde baskılama sağlayarak klinik düzelme ortaya çıkmaktadır. Tedavinin erken bırakıldığı, psikosoyal stresör faktörlerin ön planda olduğu ve psikoterapi ile kombine edilmeyen depresif durumlarda ve çeşitli klinik özelliklere bağlı olarak tedavi kesildiğinde, ilaçla baskılanan şikayet ve bulgular geri dönebilir . Yeniden ilaç kullanma ihtiyacı doğabilir, bu ilacın bağımlılık yaptığı anlamına gelmez.
Ayrıca depresyon ilaçları ani olarak kesildiklerinde veya düzenli kullanım sırasında uzun süreli doz atlama olduğunda, çekilme bulguları adlı şikayetler ortaya çıkabilir, bunlara kesilme bulguları da denir. Bu bulgular, bulantı, ishal, başdönmesi, grip benzeri şikayetler, sersemlik hali, uyku sorunları ve gerginlik hali olabilir. Bu nedenle ilaç kesilirken doz azaltılarak doktorun yapacağı planlamaya göre kesilmelidir. Kesilme bulguları ortaya çıkması da kimi zaman kullanan kişiler tarafından ilaç bağımlılık yaptığı için bu bulguların çıktığı şeklinde yanlış yorumlanabilmektedir. Oysa çekilme bılguları genellikle 5-7 gün içinde azalarak düzelir. Ama depresyon tablosu düzelmemişse eski şikayetler de yukarıda belirttiğimiz gibi geri dönebilir.
Depresyon ilaçları seçilirken nasıl karar verilir?
Depresyon tedavisi için hangi ilacın seçileceğine karar verirken, bir terzinin elbise biçmesi gibi kişiselleştirilmiş , kişiye özgü bir seçim yapılmalıdır. Bu seçimi yaparken;
- Kişinin şikayetleri ve semptomları: Örneğin uyku sorunu olan birinde uyku sağlayıcı etkisi belirgin bir antidepresan veya iştah azalması ve kilo kaybı varsa iştah düzeltici etkisi olan bir antidepresan tercih edilir.
- Muhtemel Yan Etkiler: Yan etkiler kişilere göre değişebilir, yan etkilerin kişi tarafından tolere edilebilir düzeyde olması veya olmaması, tedavinin sürdürülebilirliğini sağlayacak şekilde ilaç yan etkilerinin dikkate alınması (örneğin ince dikkat gerektiren bir iş yapan bir kişie uyku verici etkisi belirgin bir antidepresan seçmemek gibi) gibi faktörler ilaç seçiminde belirleyici olur.
- Kişinin yakınlarından birinde iyi sonuç vermiş bir depresyon tedavisi veya kişinin geçmişte kullandığı ve etkili olmuş bir depresyon ilacı ilaç seçiminde tercih sebebidir.
- Kişinin kullandığı başka ilaç tedavileri varsa, bu tedavilerle seçilecek ilacın etkileşimi , kullanılacak depresyon ilacı seçilirken dikkate alınması gereken önemli bir faktördür.
- Kişinin depresyonla birlikte mevcut başka genel tıbbi sağlık soruh olup olmaması ve varsa bu sağlık sorununun niteliği seçilecek depresyon ilacı için önemlidir. Örneğin depresyonla beraber kronik ağrı, fibromiyalji gibi durumlar varsa ağrı üzerine etkili duloksetin, venlafaksin gibi bir depresyon ilacı veya kişi sigara içiyor ve sigara bırakma hedefi varsa Bupropiyon gibi bir depresyon ilacı uygun olacaktır.
- Hamileleik ve emzirme dönemleirnde depresyon tedavisi kullanma zorunluluğu doğmuşsa, bu durumlar fayda/risk oranının incelikli bir klinik değerlendirme ile yapılarak ilaç seçilmesini gerektiren özel klinik durumlardır.
- İlacın maliyeti, sosyal güvenlik olanakları: Tedavinin sürdürülebilirliği açısından bu faktörler dikkate alınması önem taşır.
Antidepresanlara verilen cevap kişisel olarak değişkenlik gösterebilir. Belirli bir ilaç bir kişide iyi sonuç verirken, diğerinde işe yaramayabilir. Benzer şekilde aynı dozda alınan ilaç, bazılarında yan etkilere yol açarken, bazılarında açmayabilir. Bu gibi durumlarda kararlılıkla, doktorun yapacağı tedavi planlamalarıyla kişi için uygun ilacın bulunması sağlanır.
Depresyon tedavisinde, tedaviyi kullanan kişilerin dikkat etmesi gerekenler nelerdir?
İlacın etkisinin başlamasının birkaç hafta sürebileceği dikkate alınarak sabırlı olunmalıdır. Bu sürede, yoğun şikayetler varsa bununla nasıl baş edilebileceği, ilaç etkisi ortaya çıkana kadar ek tedaviler gerekip gerekmediği doktorla beraber değerlendirilmelidir. Bu sürecin doktorla iyi bir işbirliği ve iletişim gerektiren, ilacın henüz etkisinin tam olarak başlamadığı ama yan etkilerin hissedildiği ve henüz tam tolere edilmediği bir geçiş dönemiolduğu akılda tutulmalıdır.
İlacın düzenli olarak ve önerilen dozda alınması, bu konuda soru işaretleri varsa doktor ile giderilmesi sağlanmalıdır.
Yan etkiler gözlenmeli, vücudun giderek yan etkilere uyum sağlayacağı, böylece yan etkilerin giderek azalacağı göz önünde tutulmalıdır.
Eğer yeterli süre geçmesine rağmen hedeflenen düzelme sağlanmıyorsa veya yan etkiler azalmıyor veya artıyorsa başka bir ilaç seçeneğini değerlendirmek üzere doktorla işbirliği sağlanmalıdır.
Psikoterapinin ilaç tedavisine eşlik ettiği tedavi yaklaşımları, çoğu zaman sadece ilaç tedavisinden daha iyi sonuç verir. Psikoterapi hem sağladığı tedavi işbirliği ile ilaç tedavisibe uyum sürecinin daha sağlıklı yönetilmesine olanak sağlar hem de yaşanan ruhsal zorlanmanın psikolojik ve sosyal yönlerine sağladığı destekle ilaç tedavisi ile sağlanacak iyileşmenin kalitesini atırmak başta olmak üzere gibi bir çok yarar sağlar.
İlaç kullanırken, alkol ve keyif verici madde kullanımlarından uzak durulmalıdır. Bu konuda danışmak istenen konular olduğunda doktordan bilgi alınmalıdır.
Depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar nelerdir?
Selektif Serotonin Geri alım İnhibitörleri (SSRI)
Beyinde serotonin adlı nörotransmiter (nöronlar /beyin hücreleri arasında veya bir nöron ile başka tür bir hücre arasında iletişimi sağlayan kimyasal maddelere verilen ad) düzeylerini arttırarak çalışan yeni kuşak antidepresan ilaçlardır. Serotoninin beyin hücrelerine serotoninin geri alımını baskılayarak, beyin hücrelerinin arasındaki mesafede (sinaptik aralık) beyin hücreleri arasında mesaj iletimini iyileştirecek şekilde daha çok serotonin mevcut olmasını sağlar. Etkinlik gücü yüksek ve yan etki profili oldukça düşük özellikleriyle, günümüzde en yaygın kullanılan antidepresan grubudur.
Citalopram, Escitalopram, Fluoxetin , Paroxetin , Sertralin yaygın kullanılan başlıca SSRI grubu antidepresanlardır ve çeşitli marka isimleriyle ülkemizde satılmaktadır.
SSRI ‘lar çoğu zaman hissedilmeyen, bazı kişilerde deneyimlense de genellikle tedavinin ilk haftası içinde kaybolan yan etkileri olan, oldukça iyi tolere edilen ilaçlardır. Yan etkiler, sık olmasa da kimi durumlarda doktora başvurmayı gerektiren veya başka ilaçlar kulllanmayı gerektiren düzeyde olabilir.
SSRI’ların kullanımı ile ortaya çıkabilecek yan etkiler;
Mide bulantısı, kusma, ishal/kabızlık gibi mide barsak sistemine ait yan etkiler,
- başağrısı,
- uyuşukluk hissi,
- ağız kuruluğu,
- uyku sorunları (özellikle uyku saatlerine yakın kullanıldığında),
- başdönmesi,
- gerginlik ve yerinde duramama,
- cinsel yan etkiler: Cinsel isteksizlik, orgasm bozukluğu, ereksiyon bozukluğu
- iştah kaybı veya artışı (daha az sıklıkta)
SSRI’lar genel olarak güvenli ilaçlardır. İlaç etkileşimleri açısından, başta kan sulandırıcı ilaçlar olmak üzere ilaç etkileşimleri olabilir, bu konuda doktorun bilgisi dahilinde ilaç kullanılmalıdır.
Serotonin ve Noradrenalin Geri Alım İnhibitörleri (SNRI)
SNRI grubu antidepresanlar, depresyon ve anksiyete tedavisinde kullanılır. Aynı zamanda kronik ağrı bozukluklarının tedavisinde de etkilidir. SNRI grubu ilaçlar, serotonin yanında norepinefrin adlı nörotransmiterin de geri alımını da baskılarlar ve bu nörotransmiterlerin düzeyini artırırlar.
Bu grupta ülkemizde mevcut ilaçlar Venlafaksin ve Duloksetin etken maddeli ilaçlardır.
Yan etki olarak:
- bulantı,
- başağrısı,
- başdönmesi,
- ağız kuruluğu,
- terleme,
- yorgunluk,
- kabızlık,
- uyku değişişklikleri
- ve cinsel yan etkiler görülebilir.
Genellikle hafif düzeyde olup tedavinin ilk haftasında düzelirler.
Trisiklik Antidepresanlar (TCA)
Trisiklik antidepresanlar serotonin ve noradrenalin gerialımını, çok az olarak da dopamin gerialım pompalarını baskılayarak etki gösterirler.
Eski kuşak antidepresanlardır ve yan etki profili yeni kuşak antidepresanlara göre daha fazladır. Ayrıca bu grup ilaçların yüksek dozlarda kullanımları güvenli değildir. Yeni kuşak antidepresan ilaçların yüksek dozlarda da güvenilirliğinin yüksek oluşu ve düşük yan etki profili TSA ‘ların kullanımını önemli ölçüde sınırlamıştır. Ciddi ve diğer ilaçlara dirençli depresyonlarda, Bipolar Bozukluk gibi duygudurm bozukluklarının seyrinde görülen depresif tablolarda, Obsesif Kompulsif Bozukluk gibi durumlarda klinik kullanımları söz konusudur.
Başlıca TSA antidepresanlar: Klomipramin, İmipramin, Amitriptilin, Opipramol, Maprotilin (aynı grupta ama kimyasal yapısı gereği tetrasiklik olarak da adlandırılır)
TSA grubu antidepresanlara bağlı başlıca yan etkiler:
- Kilo arışı,
- Uyku hali (sedasyon)
- Kabızlık,
- Bulanık görme,
- Ağız kuruluğu,
- Baş dönmesi ve kan basıncı düşüklüğü
- İdrar tutukluğu
Noradrenerjik (α2 antagonizması yoluyla) ve Serotonerjik Antidepreanlar (NaSSA)
Diğer antidepresanlardan farkları, serotonin ve noradrenalin düzeylerini monoaminleri veya monoamin geri alım pompalarını baskılamadan farklı bir mekanizmayla artırmalarıdır.
Antidepresan özelliklerine ek olarak endişe giderici (anksiyolitik ) ve uyku sağlayıcı (sedatif-hipnotik) etkileri ön plandadır. Bu nedenle iştahsızlık, uyku sorunlarının eşlik ettiği durumlarda tercih edilirler. Ayrıca diğer antidepresanlardan daha az cinsel yan etki yaparlar.
İştah artışı, uyku hali, halsizlik özellikle tedavinin erken döenminde başlıca yan etkileridir.
Bu grupta bulunan antidepresanlar: Mirtazapin, Mianserin
Serotonin 2A Antagonistleri/ Serotonin Gerialım İnhibitörleri (SAGI)
Bu gruptaki antidepresanlar hem serotonin 2A reseptörlerini hem de serotonin gerialımını baskılayarak etki gösterirler.
Bu grupta kullanımda olan Trazadon uyku sağlayıcı (hipnotik) etkisi nedeniyle çoğu zaman kombinasyon tedavilerinde yer alır. Antidepresan olarak da çoğunlukla ilk seçenek tedavi değildirler, diğer ilaçlara dirençli vakalarda ve yan etkilere bağlı diğer ilaçların kullanılamadığı durumlarda tercih edilirler.
Trazadon, ortostatik hipotansiyon ve priapizm (kalıcı ereksiyon hali) yan etkileri akılda tutulmalıdır.
Monoamin Oksidaz İnhibitörleri (MAOI)
Bu grup ilaçlar dopamin, norepinefrin ve serotonin gibi amin nörotransmitterleri parçalayan enzim olan monoamin oksidaz’ı baskılayarak etkilerini gösterirler. Bu grubun eski kuşak ilaçları Monoamin oksidaz A ve B enzimlerini geri dönüşümsüz olarak baskılarlar. Ancak günümüzde kullanılan Monoaminoksidaz inhibitörleri, geridönüşümlü ve seçici biçimde baskılama yaptığından (RIMA) güvenle kullanılabilir. Buna rağmen dikkatle tedavi planlaması yapılmalıdır, genellikle ilk kuşak tedaviler değildirler. Uygun klinik tablolarda tercih edilirler. Özellikle peynir, bira gibi mayalı gıdalarla ilaç etkileşimi açısından dikkatli olunmalıdır.
Bu grupta ülkemizde kullanılan ilaç: Moklobemid
Noradrenalin ve Dopamin Gerialım İnhibitörleri (NDGI)
Bupropion bu grubun tek örneğidir.
Ülkemizde antidepresan olarak kullanımının yanı sıra ve bundan daha yaygın olarak, sigara bırakma tedavisinde kullanılmaktadır.
Dirençli depresyon olgularında tek başına veya diğer ilaçlara ek olarak kullanılabilmektedir.
Nöbet eşiğini düşürme riski taşıdığından, Epilepsi riski olanlarda kullanılması uygun değildir. Bunun dışında daha az cinsel yan etki ortaya çıkarması avantajlı yönüdür.